3.12.2008
Nacizane Sozluk Yasagi
bilgi verilmeden geçtiğimiz günlerde yapılmış, ikinci mahkeme ise
04.12.2008'de yapılacakmış. herhangi bir destek bulamazlar ya da
kamuoyu oluşturamazlarsa Kerem Altıparmak öncülüğünde aihm'ye
başvuruda bulunmaya hazırlandıklarını söylüyorlar.
Aşağıda nacizane sozluk'un basin bildirisi yer aliyor:
"susturamazlar!
bizler, internet üzerinden iletişimin ve bilgi akışının bugün en büyük
enstrümanlarından biri haline gelmiş olan internet sözlüklerinden
(url: www.nacizanebilgi.com) adresli nacizane bilgi sözlüğünün
yazarları olarak, uzunca bir süredir, maksadını aşan bir mahkeme
kararıyla susturulmaya çalışılıyoruz. aslında maksat aşılmamış bizlere
göre. maksat ne yazık ki hakikaten susturmak ve biz gerçekten de ne
olduğunu anlayamıyoruz. mantığımıza sığmıyor çünkü. o zaman en iyisi
şöyle düzeltelim:
uzunca bir süredir, hukukun boşluklarının kötüye kullanılmasıyla
aldırılmış bir mahkeme kararıyla susturulmaya çalışılıyoruz.
suç unsuru olduğu öne sürülen içerikler yüzünden, sitemizin tamamı
engellenmiş, iletişim ve haber alma hakkımız gasp edilmiştir. hiçbir
ticari kaygı gütmeyen sitemizden istenenler ve sitenin tekrar
açılabilmesi için gözden çıkarmamız gereken bedeller ne yazık ki
bizleri kapanmanın eşiğine kadar getirmektedir. her zaman her türlü
görüşün ülkemizdeki birlik ve beraberliği bozmadan özgürce dile
getirilebildiği nacizane sözlüğümüz de internetteki diğer birçok bilgi
paylaşım platformu gibi sansürün gölgesi altında bırakılmak
istenmektedir.
tv'lerin karartılması, dergilerin kapatılması, youtube gibi video
paylaşım sitelerine erişimin engellenmesi, blog sayfalarının
yasaklanması gibi uygulamalar bizi de vurmuştur, vurmaya devam
etmektedir.
bu mesnetsiz kısıtlamaların bununla kalmayacağı, gün geçtikçe
olanlardan cesaret alarak kendini yavaş yavaş inşa etmeye devam eden
baskı rejiminin bir gün hepimizi etkileyeceği açıktır.
bizler, nacizane sözlük yazarları, tüm bu sansürcü uygulamaları
protesto ediyor ve tüm kamuoyunu özgür internete destek, bu haklı
mücadeleye taraf olmaya davet ediyoruz.
bizler, tıpkı bizlerden once gazeteci, yazar, şair kısacası "düşünür"
büyüklerimizin yaptığı gibi, yılmadan korkmadan doğru bildiklerimizi
yazmaya devam edeceğiz.
susturulmaktan bıktık, konuşmaktan bıkmayacağız!"
25.11.2008
Internet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır kitabi yayımlandı
Cyber-Rights.Org.TR » Internet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır
Dr. Yaman AKDENİZ & Dr. Kerem ALTIPARMAK
Bu Çalışma İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) ‘İfade Özgürlüğü Programı’nın katkılarıyla 25 Kasım 2008 tarihinde http://privacy.cyber-rights.org.tr/ adresinde yayımlanmıştır.
Yönetici Özeti
Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak tarafından yazılan İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır: Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme başlıklı kitapta Türkiye’de İnternet’teki içeriğin yasal düzenlenmesi ve sansür konularında bir durum değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmada, İnternet’teki içeriğin yasal düzenlenmesi konusundaki diğer girişimlerin yanısıra yeni çıkarılan ve kısaca ‘5651 Sayılı Kanun’ diye anılan ‘İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’ ve onunla ilintili düzenlemeler de eleştirel açıdan değerlendirilmiştir. Kitap, mevcut düzenleme sistemlerinin nasıl işlediğini ve ağırlıklı olarak Türk yargısının yetki alanı dışında bulunan web sitelerine erişimin mahkeme ve idari erişim engelleme kararlarıyla nasıl engellendiğini örnekler vererek incelemiştir. Bu incelemede 5651 Sayılı Kanun’un uygulanmasıyla ilintili olduğu ölçüde ‘Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (‘TİB’) ve onun yasadışı etkinlikleri izleyen ‘İnternet Bilgi İhbar Merkezi’nin kuruluş ve işleyişi de değerlendirilmiştir. Çalışmada bu yeni düzenlemenin kapsamı dışında kalan erişim engelleme kararları da ele alınmıştır.
Kitabın Birinci Bölümünde 5651 Sayılı Kanun’dan önceki sansür uygulamaları, 5651 Sayılı Kanun’un gelişimi ve yürürlüğe girmesi, onun uygulamaları ve eleştirel değerlendirmesi dâhil olmak üzere, Türkiye’de İnternet içerik düzenlemelerinin tarihçesi ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Birinci bölüm, ayrıca Türkiye’deki web sitesi engelleme ve kapatmalarının temel gerekçelerini özetleyerek değerlendirmesini yapmıştır. İkinci Bölümde, Türkiye’de İnternet yönetimine ilişkin mevzuat ve uygulamanın, AİHS ve Anayasa hukuku açısından değerlendirilmesine yer verilmiştir. Engellemeye ilişkin yargı kararlarının ve idari işlemlerin etkinliği ile filtrelenmiş ve engellenmiş web sitelerine erişim için Türk kullanıcılar tarafından başvurulan ‘boşluklardan yararlanma’ teknolojilerinin kullanılabilirliği ve değerlendirilmesi de bu bölümde yapılmiştır. Kitap, daha sonra, Üçüncü Bölümde Türkiye’yi bu konuda ilgilendiren uluslararası gelişmeleri gözden geçirmiş, İnternet’te içerik düzenlemeleriyle ilgili olarak Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi düzeyindeki gelişmelere de değinmiştir.
Akdeniz ve Altıparmak, kitabın son bölümünde bazı önemli tavsiyeler sunmuştur. Bu bölümde 5651 sayılı Kanun’un kamuoyundan destek görmediğinin altı çizilmiş, ve 5651 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan sorunlar ve mevcut hukuksal rejim değerlendirilmiştir. Kitapta açıklanan gerekçelerle 5651 Sayılı Kanun’un kaldırılmasının en doğru çözüm olduğu yazarlar tarafından öngörülmüştür. Akdeniz ve Altıparmak, Hükümetin, mevcut politikası yerine çocukları gerçekten zararlı İnternet içeriğinden korumak için yeni bir politika geliştirecek geniş bir kamuoyu yoklaması yaptırması gerektiğini, fakat bu yeni girişimin şeffaflık, açıklık ve çoğulcu bir yöntemle gerçekleştirilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yazarlar Hakkında
Doç. Dr. Yaman Akdeniz Leeds Üniversitesi (İngiltere) Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesidir. Fakülte içinde kurulmuş olan SiberHukuk Araştırma Ünitesi’nin koordinatörlüğünü yapmaktadır ve SiberHukuk LLM (hukuk ‘master’) programından sorumludur. Aynı zamanda Cyber-Rights.Org adlı kar amacı gütmeyen sivil toplum örgütünün kurucusu ve 1997’den beri başkanıdır ve 2003 yılından beri de bilgi edinme hakkı konusunda çalışmalar yapan BilgiEdinmeHakki.Org’un ortak kurucu başkanıdır. ‘İnternette Çocuk Pornografisi ve Hukuk; Ulusal ve Uluslararası Etkiler’ (Internet Child Pornography and the Law: National and International Responses) adlı kitabı Haziran 2008’de Ashgate tarafından yayımlanmıştır. Akdeniz hakkında daha fazla bilgiye http://cyberlaw.org.uk adresinden ulaşabilirsiniz. İletişim için lawya@cyber-rights.org adresini kullanabilirsiniz.
Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğretim üyesidir. SBF’de lisans ve lisansüstü düzeyde insan hakları ve idare hukuku dersleri veren Altıparmak, Fakülte’nin İnsan Hakları Merkezi’nin de yönetim kurulu üyesidir. Merkez tarafından yürütülmekte olan araştırma ve eğitim programlarından sorumlu olan yazarın ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış insan hakları ve silahlı çatışma hukukuna ilişkin çok sayıda çalışması bulunmaktadır. Yazarın çalışma konuları arasında ifade özgürlüğü dışında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, işkence yasağı ve insan hakları kurumsallaşması bulunmaktadır. Çalışmaları için bkz: http://80.251.40.59/politics.ankara.edu.tr/altipar/ İletişim için: kerem.altiparmak@politics.ankara.edu.tr.
Kitap Erişim: İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır: Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme PDF formatında http://www.cyber-rights.org.tr; http://cyberlaw.org.uk; http://www.ihop.org.tr/ sitelerinden hem Türkçe hem de İngilizce olarak 25 Kasım 2008 Salı günü yayımlanacaktır. Çalışmanın basılı Kitap olarak da İHOP’tan ve kitapçılardan temin edilmesi mümkün olacaktır.
1. İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır: Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme - Siyah/beyaz PDF versiyonu
2. İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır: Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme - Renkli PDF versiyonu
3. For the English versions of the book click here.
5.11.2008
Mustafa...
Günde belki on tane mail geliyor. Mustafa filmi ile ilgili. Gidenler, "hayatta gitmem" diyenler, beğenenler, sponsor olanlar, olmayanlar… Ülkenin ruhsal durumunu Mustafa'ya bağlayan yazarlar… Can Dündar'a derinden destek veren Birand'lar ya da kendi kısa cümleleri ile yeren Yılmaz Özdil'ler.
Konumuz Atatürk. Hasas, kırılgan. Çok doldursan az, az doldursan çok olması olası… Herkesin hakkında bir şeyler söyleyebileceği çok tanıdık biri… Atatürk.
Millet olarak konuşabileceğimiz ortak konularımızı sayalım: futbol, politika(!), prime time dizileri ve Atatürk. Bu kategorizasyonda Atatürk'ün yeri tabi ki başka. Bu ortak konuların ortak yanı ne? Ağlatmaları, entrikaları, trajedileri… Son ana kadar kötü olup, son anda gelen zaferleri. Yıkılsalar da geri dönmeleri. Çoğunlukla mutlu sonları. Böyle bir iç yapılanmadan oluşan bir millet de Atatürk filminden ne bekler? Tabi ki ağlamayı. Milliyetçiliğinin üst seviyeye çıkmasını, tüylerin diken diken, yüreklerin buruk olmasını. Gerçeklerin sevdikleri yanlarını göz önüne serilmesini. İstemedikleri taraflarını da görmezden gelmeyi. İşte "Mustafa" filminde de görmezden gelmek istedikleri kısımlara odaklanmış bir eleştiri kitlesi görüyorum. Hatta içlerinde Osmanlı'nın o modernize edilmemiş tutucu taraflarını taşıyanları. Atatürk'ün değiştirmek isteyip değiştiremediklerini görüyorum. Atatürk'ün rakı bardağına bakıp "saf, alkol, kötü, yanlış" kelimelerinden öteye geçemeyenleri. Cepheden yazdığı mektuplara "aaa, oralarda kadınla mı uğraşılır" diyip, Atatürk'ün hayatla olan bağlantısını yadırgayanları ve onun yalnızlığını asla kabullenmeyenleri.
Liderler hep yalnızdır aslında. Amaçları vardır, büyüktür. Vücutları direnemez kendilerine ama amaçları direnir. En hareketli zamanlarda huzuru, en huzurlu zamanlarda da hareketi özlerler. Zaten onları lider yapan beklentilerinin bitmemesidir. Düzene yenilmemeleri ve düzeni inatla düzenlemek istemeleridir. Bu yüzden kabullenmek onlar için zordur. Noktalar güçtür. Bunları biliyorum. Çünkü "Mustafa" sayesinde bir lider ile ilgili sadece anlatılanları değil, liderin kendisini de görüyorum. Geceleri karanlıktan korkuyorum. Işıksız uyuyamıyorum. Atatürk'e benziyorum. Can Dündar'a da bana bu benzerliği fark ettirdiği için teşekkür ediyorum.
(Bir filmin bana hissettiklerini kendimi sansürlemeden salt olarak paylaşıyorum. Kelimelerimi özenle seçmiyorum. Çoğunluk hayır derken ben evet diyorum. Bu filmi olduğu gibi seviyorum. Ancak hayırcıların bu filmi kırpmasından, kendi kafalarına göre uyarlayıp bütününü yok etmesinden ve "yasak" başlığı altına koymalarından korkuyorum.)
29.10.2008
Bedava Digitürk izle, Bedava Film İndir
(tabii eğer var ise öyle bir şey)
Ticari kaygınız nedeniyle istemeden ve farkında olmadan pek çok blog yazarının kişisel özgürlüğünü elinden aldınız.
Bunun beklenen sonucu olarak, an itibariyle, pek çok blog yazarı hem ailelerinin hem de dostlarının Digiturk aboneliklerini iptal ettirmeyi düşünüyor.
Müşteri kitlenizin en üst tabakasında yer alan, sinema paketleri ve yabancı dil kanallarının izleyicilerinin aynı zamanda Türkiye’de en aktif blog kullanıcıları olduğu gözünüzden kaçmaması gereken bir gerçek.
Marka imajınızın özellikle A+ grupta yerin dibine geçtiğinin ve geçmeye devam ettiğinin bilincinde olmalısınız.
Blogger altyapısının canlı ya da banttan yayın yapmaya imkân tanımadığı,
üçüncü parti servislerden alınan embed kodlar kullanılarak başka bir servis üzerinden sağlanan içeriğe erişim sağlanması yoluyla dağıtıldığı,
yani kendi sunucularında barındırılmadığı herkes tarafından biliniyor.
Buna rağmen Blogger.com’u engelleten güzide birimlerinizin başındakileri işten kovun bence. Bu işi bilen birilerini işe alın!
Eğer markanızı düşünüyorsanız, ve bu yaptıklarınızdan dolayı üzgünseniz size Sansüre Sansür hareketine ana sponsor olmayı öneririm.
Saygılarımla,
Bir Blog Yazarı
—
not:
Başlık hem SEO, hem de ironi amaçlıdır.
not 2:
Eğer şu an yasaklanmamış bir blogunuz varsa sizi de benzer bir çağrı yapmaya davet ediyorum (evet bu bir mimdir, ve bu yazıyı okuyan her blog yazarı bu mim’e davetlidir)
not 3:
Konu ile ilgili yorum ve düşüncelerinizi duymaktan mutlu olacağım.
not 4:
Blogunuzda bu konuyla ilgili tepkinizi belirtmeye üşenmeyin (bkz: not 2)
not 5:
Ufak bir google araması ile, bu mimin ne kadar etkin olduğunu görebilirsiniz.
http://www.google.com/search?hl=en&q=bedava+digiturk+izle
“Hocam, sen virüs nasıl yayılır bilir misin?” 4 Perdelik Trajikomedi
“Tüm Kapatmalar Hukuka Aykırı" isimli yazı Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İnsan Hakları Merkezi üyesi Kerem Altıparmak tarafından yazılmış ve 20 Ekim'de bianet'te yayınlanmıştı. Oktar'ın bugüne kadar aynı gerekçelerle Silivri ve Gebze mahkemelerine yaptığı başvuruların sonucunda 61 sitenin erişime kapatıldığını hatırlatan Akdeniz ve Altıparmak, bu durumun mahkemelerin yorum yöntemlerini kullanmasıyla ilgili bir sorundan kaynaklandığını belirtiyordu. Buna göre, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”u es geçen mahkemeler, hakaretle ilgili diğer düzenlemeleri uyguluyor. Oysa, konuya ilişkin özel bir düzenleme getiren 5651 sayılı kanunun uygulanması gerekir. Bu kanunda da sitelerin erişime kapatılması gibi bir düzenleme bulunmuyor. Akdeniz ve Altıparmak, hali hazırda kapatılacak siteye kapatmadan önce savunma hakkı verilmediğine, birçok durumda kapatmaya gerekçe gösterilmediğine de dikkat çekiyordu.
Yazının tamamı:
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/110319/internete-karsi-adnan-hoca-tum-kapatmalar-hukuka-aykiri
Perde 2
A.O ve avukatları Bianet’e, aba altından soba gösteren bir tehdit mektubu yollarlar, ki bu mektubun tarzı yaklaşık şöyledir:
“Sitedeki, müvekkillerim ile ilgili söz konusu hukuka aykırı yayınların 24 saat içinde yayından çıkarılmasını talep ediyor, aksi halde bu yayınların kaldırılması amacıyla mahkemeye başvurmak zorunda kalacağımızı ihtaren bildiriyoruz. Benzeri durumda, Türk Mahkemeleri başta wordpress.com, richarddawkins.net, egitimsen.org.tr ve groups.google, gazetevatan.com sitesi olmak üzere çok sayıda internet sitesine Türkiye’den erişimi yasaklamışlardır. Bu nedenle milyonlarca kişi halen bu sitelere Türkiye’den ulaşılamamaktadır.”
Yazının tamamı:
http://privacy.cyber-rights.org.tr/?p=210
Perde 3
Bianet bu tehdite aldırmaz, avukatlara sorar, ilgili yazıda hakaret içeren hiçbir şey olmadığını vurgular, bir de utanmadan “kapamıyoruz” diye bir yazı koyar ana sayfasına.
Yazının tamamı:
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/110527/adnan-oktarin-kapatma-tehdidiyle-yayindan-yazi-kaldirmiyoruz
Perde 4
Ama işte internet öyle bir şeydir ki, okunmasını istemediğiniz yazılar bile, bir bakarsınız bloglarla, gazete yorumlarıyla, facebook’la, email gruplarıyla, ekşi’de, sosyomat’ta, wiki’de, bigu’da, friendfeed’de, twitter’da ve daha binlerce sosyal platformda birden yayılıverir. Bu bilgi çağında bilgiye erişimi engellemek zor be hocam, ne yaparsın...
Ha bir de, tdk.gov.tr katkılarıyla bilginize sunarız:
Eleştiri - is. 1. Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit.
Hakaret - is. (haka:ret) 1. Onur kırma, onura dokunma. 2. Küçültücü söz veya davranış.
Sansüre Sansür Hareketi
http://www.sansuresansur.org
28.10.2008
Blogger and Blogspot blocking orders removed by the Turkish court
It is now been reported by a media news source that the Diyarbakir First Criminal Court of Peace has removed the blocking order it issued on 20.10.2008 (order no. 2008/2761) and executed on Friday, 24 October, 2008 with regards to Blogger.com and Blogspot. The DNS servers should be updated by end of today so currently users may still be unable to access the popular blogging sites.
It is, however, unclear why the order has been lifted and it seems like the ban is lifted until Digitürk provides to the court further evidence with regards to its claims for football streaming piracy. Therefore, I would not be surprised to see the blocking order and the ban reinstated.
A detailed assessment of the Turkish approaches to Internet content regulation will be provided in an 80 page long report entitled Restricted Access: A Critical Assessment of Internet Content Regulation and Censorship in Turkey written by Dr. Yaman Akdeniz and Dr. Kerem Altiparmak. This bi-lingual (English/Turkish) report will be published during November 2008 and will be made available as a PDF file through cyberlaw.org.uk and cyber-rights.org.tr pages.
27.10.2008
Radikal: Burası Türkiye sansür sürer böyle
Adalet Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı özellikle 5651 numaralı kanunla ilgili uygulamadaki yanlışlıkların farkında ama nedense mahkemelerin ve savcıların keyfi uygulamalarına, ve ve bu yanlış uygulamanın ısrarla sürdürülmesine sessiz kalıyorlar.
[Yaman Akdeniz]
Radikal: Burası Türkiye sansür sürer böyle
27/10/2008
Ulaştırma Bakanı Yıldırım'dan kapatılan internet siteleri için yorum: Ben Youtube'm ben Facebook'um bana kimse karışamaz' derlerse böyle bir şeye müsade etmemiz mümkün değil. Bu konuya bakan mahkemeler zamanla ihtisaslaşma sağlayacak.
ANKARA - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’de bilgi iletişim alanında ihtisaslaşmış mahkemelerin bulunmadığını belirterek, 'Zamanla bu konuda da ihtisaslaşma olacak, internet sitelerinin tamamen kapatılması uygulamaları sona erecek' dedi.
Yıldırım, internet sitelerine erişimin engellenmesi konusunda yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı yönündeki soruya, internette suç teşkil edecek yayınlar konusunda Ulaştırma Bakanlığının hassasiyetle durduğunu dile getirdi.
Bu konuda daha önce yasal düzenleme bulunmadığını, bunu önlemek için başta Atatürk’e hakaret olmak üzere ağırlıkı olarak sanal ortamda şans oyunları, çocukların ve gençlerin cinsel istismarı gibi konularla sınırlı olmak olmak üzere yasa çıkarıldığını anımsatan Yıldırım, 'Bu yasada sıralanan suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) da fiziki ortamda da da gerçek ortamda da suç kabul edilen suçlar. Çıkardığımız internet güvenliği ile ilgili yasadaki suçlar halihazırda TCK da suç olarak sayılmış suçlar olup bunlar, sanal ortamda işlenmesi mümkün olan suçları kapsamaktadır. Bunlar 10 maddedir. Bir tek istisnası var; Atatürk’e hakarettir. O ayrı bir kanunla düzenlenmiştir. O da buna dahil edildi. Youtube’un kapatılmasında Atatürk’e hakaret konusunda Youtube yetkililerinin gerekli hassasiyeti göstermemeleri, bu videoyu kaldırmamakta ısrar etmeleridir. Onun sebebi budur, onu söyleyeyim' diye konuştu.
-AMAÇ YASAK DEĞİL-
Bir gazetecinin 'Youtube’daki video kaldırılmadan site tekrar açılıyor, yine kapanıyor. Böyle açılması mümkün mü?' şeklindeki sorusuna Yıldırım, 'Kaldırılmadan hiçbir şekilde açılmaz. Yasalar çok açık. Hakim kararının öncesinde de zaten onlara sözlü, yazılı uyarıda bulunuyor. Kaldırılsa zaten hakime gitmeye gerek yok. Demek ki o aşamalar geçmiş. Amaç, hiçbir zaman yasak değil, yasak olmamıştır' yanıtını verdi. Yıldırım, yasaları uygulayan ve yorumlayanların yargıçlar olduğunu ifade ederek, yargıçların yasalara göre karar oluşturması gerektiğini söyledi. Bilgi iletişim alanının yeni bir alan olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
'Bilgi iletişim alanında ihtisaslaşmış mahkemelerimiz yoktur. Zamanla bu konuda da ihtisaslaşma olacak. Bu gibi toptancı uygulamalar da sona erecektir. Hangi sitedeki hangi haber, hangi eylem suç ise mücadele onunla sınırlı kalacaktır. Demek ki bu uygulamada yeterli ihtisaslaşmanın olmamasından kaynaklanan bir aksaklıktır. Bunun da zamanla giderileceğini düşünüyoruz. Hakimlerimiz bu tecrübeyi kısa sürede kazanacaktır.'
-İHTİSASLAŞTIRILMIŞ MAHKEMELER ZAMANLA OLACAK-
Yıldırım, 'İhtisaslaştırılmış mahkemeler oluşturulması yönünde çalışmalarınız var mı?' sorusu üzerine, şunları kaydetti:'Zaman içerisinde olacak bir şey bu. Hepimizi için yeni bir alan. Her gün yeni yeni siteler çıkıyor. Bunların öğrenilmesi, bu bilgi toplumuna yönelik detayları bilebilmemiz mümkün değil. Gençler daha çabuk bu işin içine giriyor. Bizim yaştaki insanlar biraz bu alanın dışında kaldılar. Bunun için biraz gayret göstermemiz lazım. O yüzden yargıçların tecrübe kazanması gerekiyor. Ortak kanaat bu. Bazen şöyle bir karar da verilebiliyor. ’Bu sitenin bütün dünyadaki faaliyetini durdurdum’ diyor. Böyle bir şey olamaz. Çünkü bizim ülkemizdeki yasaklar bizim ülkemizde geçerli. Bizim kanunlarımız bizim ülkemiz sınırında geçerlidir. Başka ülkeyi bağlamaz. Başka ülkede bizim ülkemize, kurumumuza, vatandaşımıza karşı suç işlemişse bunun mücadele şekli farklıdır. Uygulamada bu alanının çok iyi bilinmesi, suçun adresinin çok iyi tespit edilmesi esastır. Ama toptancı bir yaklaşım başka mağduriyetleri de beraberinde getirmektedir. Biz bunu asla tabii ki düşünmüyoruz, böyle bir niyetimiz de asla olmadı. Bu, hepimiz için öğrenme süreci, yargı, idare, kullanıcılar için öğrenme sürecidir.'
Yıldırım, internet üzerinde toplumu dejenere etmeye, gençleri ve çocukları zehirlemeye yönelik faaliyetlerle mücadelenin her ülkenin temel görevi olduğunu belirterek, internet alanının yeni olmasından dolayı pek çok ülkenin bu konuda farklı uygulamalara sahip olduğunu kaydetti. Bu alandaki tedbirlerin uluslararası bir şemsiye altında yapılmasını istediklerini ifade eden Yıldırım, 'Ancak Telekomünikasyon Birliği, Uluslararası Denizcilik Örgütü gibi kuralları henüz oluşmamış bir alan. O bakımdan ülkeler kendi kapasiteleriyle, imkanlarıyla bu mücadeleyi yapıyor. Bir kısmı kendi imkanlarıyla, bir kısmının bizim gibi yasaları var, bir kısmı sivil toplum örgütlerine, bir kısmı da doğrudan işletmecilere vermişler. Bizimki de yasa ile sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalıştıkları bir karma sistemdir' diye konuştu. Bakan Yıldırım, 'AB’nin Türkiye’nin internet alanındaki düzenlemesini örnek aldığını' bildirdi.
-BU ÜLKENİN KANUNLARINA TABİ OLDUKLARINI BİLMELERİ LAZIM-
Toplumda dejenerasyona ve suçların artmasına neden olan bu alanda suçların yüzde 98’nin yurt dışı kaynaklı olduğunu kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:'Yurt içindeki yeri kontrol etmek kolay ama yurt dışındakiler için kanunlarımız başka ülkede geçerli değil. Bu bizim sistemimiz için de geçerli. Bu yabancı menşeli şirketlerin, ISP’lerin iyi anlaması lazım. Eğer burada faaliyet gösteriyorlarsa bu ülkenin kanunlarına tabi olduklarını bilmeleri lazım, buna göre faaliyetlerini sürdürmeleri lazım. Bazıları bu konuda maalesef ’Biz sizin yasalarınıza tabi değiliz, siz bize karışamazsınız’ gibi bir tutum içerisindeler. Bunun bizim açımızdan hiçbir kıymeti yoktur. Tabi olacaklar, burada para kazanıyorsa gidecek vergi dairesine kayıt olacak, gelecek yetki belgesi alacak. Faaliyetini rahatlıkla sürdürebilecek. O zaman bu tatsızlıkları da yaşamayacak. Ama ’Ben Youtube’m, ben Facebook’um, bana kimse karışamaz, ben dünyada faaliyet gösteriyorum’ derse, böyle bir şeye müsaade etmemiz mümkün değil. Herkes bu ülkenin kurallarına göre, faaliyetini rahatça, suç işlemeden, suç işlemeyi teşvik etmeden sürdürebilir. Keyfilik ayrı şeydir, keyfiliğe asla... Ama faaliyetini kurallar, yasalara uygun sürdürmek ayrı şeydir. Bunu yapanların başımızın üzerinde yeri var. Ama keyfilik yapanlar, bu ülkenin yasalarını, usullerini takmayanlar, saymayanlar hiç bağırıp çağırmasınlar. Ne zamanki otururlar bu ülkenin hukukuna gerekli sayıyı gösterirler, tabi olurlar o zaman onların da başımızın üzerinde yeri olur.'
26.10.2008
Live football streaming piracy seems to be the cause of access blocking to blogger.com in Turkey
It is now being reported by Turk.internet.com that the blocking order is related to an intellectual property infringement. Digitürk is a subscription based digital TV platform in Turkey which owns the right to transmit the live coverage of the Turkish football league games. Digitürk obtained the blocking order through the Diyarbakir court according to the Turk.internet.com news as there were blog entries providing information and links to known websites which transmit pirated transmission of the live football league games.
According to the news Digitürk contacted blogger.com and requested the blog entries to be taken down but nothing was done by blogger.com and Digitürk had no other option than requesting the Diyarbakir court to block access to the two domains and their IP addresses. Such a blocking is allowed under the Turkish intellectual property laws and Digitürk previously obtained a similar access blocking order for JustinTV and for MyP2P TV.
I will assess the wider implications for such a blocking order within the next few days.
As of 01 October, 2008, 1115 websites are blocked in Turkey under the provisions of Law No. 5651. It is however believed that the blocking order issued by the Diyarbakir court is outside the scope of Law No. 5651. The blocking orders issued under Law No. 5651 are executed by the Telecommunications Communication Presidency (TIB) and they provide an “execution notice” when that is the case. However, there is no information whatsoever provided on the http://www.blogger.com pages when accessed from Turkey.
[Blog entry by Dr. Yaman Akdeniz]
A detailed assessment of the Turkish approaches to Internet content regulation will be provided in an 80 page long report entitled Restricted Access: A Critical Assessment of Internet Content Regulation and Censorship in Turkey written by Dr. Yaman Akdeniz and Dr. Kerem Altiparmak. This bi-lingual (English/Turkish) report will be published during November 2008 and will be made available as a PDF file through cyberlaw.org.uk and cyber-rights.org.tr pages.
25.10.2008
Banned me!
24.10.2008
Access to Blogger.com banned in Turkey
I will provide further information as soon as further information is available. As of 01 October, 2008, 1115 websites are blocked in Turkey under the provisions of Law No. 5651. It is however believed that the blocking order issued by the Diyarbakir court is outside the scope of Law No. 5651. The blocking orders issued under Law No. 5651 are executed by the Telecommunications Communication Presidency (TIB) and they provide an "execution notice" when that is the case. However, there is no information whatsoever provided on the http://www.blogger.com pages when accessed from Turkey.
[Blog entry by Dr. Yaman Akdeniz]
A detailed assessment of the Turkish approaches to Internet content regulation will be provided in an 80 page long report entitled Restricted Access: A Critical Assessment of Internet Content Regulation and Censorship in Turkey written by Dr. Yaman Akdeniz and Dr. Kerem Altiparmak. This bi-lingual (English/Turkish) report will be published during November 2008 and will be made available as a PDF file through cyberlaw.org.uk and cyber-rights.org.tr pages.
22.10.2008
Okudugum bir haber uzerine aklima gelen sorular...
Haber soyle:
"Belediye otobüslerine "İnanmayan cehennemde yanar" gibi sloganlarla ilan veren Hıristiyan gruplara tepki gösteren İngiliz ateistler, tanrıtanımaz ilanlar vermek üzere bağış topluyor. Prof. Dawkins de toplanan bağış kadar katkı yapacak.
LONDRA’da bir süre önce otobüslere dini propaganda reklamları konulmasına karşı ateistler de kampanya başlatıyor. British Humanist Assaciation öncülüğündeki kampanyada Londra otobüslerine ateist ilanlar vermek üzere bağış toplanıyor. Ateistlerin öncülerinden Profesör Richard Dawkins, bağışlara aynı oranda katkıda bulunacak. Reklamlarda şöyle bir slogan yer alacak: "Tanrı büyük olasılıkla yok. Öyleyse endişelenmeyi bırakın ve hayatınızı yaşayın."
Laik kesimden de büyük destek görmesi beklenen kampanya için ne kadar bağış toplanırsa, o kadar da Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dawkins katkıda bulunacak. "The God Delusion" (Tanrı Yanılgısı) adlı bestseller kitabın yazarı Prof. Dawkins, maksimum 5 bin 500 sterline kadar bağışı karşılama garantisi verdi. Böylece toplam bağış 11 bin sterline kadar çıkabilecek. Bu para, Londra’da 30 otobüse 4 hafta boyunca iki farklı reklam koymak için yeterli olacak. Kampanya haziran ayında duyurulduğunda 877 kişi davaya 5 sterlin bağışla katkıda bulunacağına söz vermişti. Bu bağışlar gerçekleştiği takdirde reklamlar Ocak ayında otobüslere konulacak.
Ateistler bu kampanyaya, geçen haziran ayında Hıristiyan bir grubun otobüslere, "inanmayanlar cehennemde yanacak" diye ilanlar vermesi üzerine girişti. Kampanya, hıristiyan kurumların inanç bakımından hassas insanları ve özellikle çocukları korkutarak kandırmasını önlemeyi amaçlıyor. Reklamlarda laik, humanist ve ateist internet sitelerinin de adresleri yer alacak. Ateistler Facebook’ta da bir grup kurmuşlar."
Kaynak: Hurriyet
Ilginc degil mi? Peki boyle bir seyin ulkemizde olmasi ne kadar mumkun? Inanc ozgurlugunden sundan bundan bahsederken, inanmama ozgurlugu mumkun mu? Turkiye'de bir insan "ben inanmiyorum" cumlesini ne kadar aciklikla ifade edebilir ya da korkmadan, gogsunu gere gere soyleyebilir mi? Boyle bir reklam yapilsa, toplum huzurunu bozmaktan yasak yemez mi? Sansurlenmez mi, davalar acilmaz mi? "Akilli ol" uyarilari yagmaz mi? Ateist forumun kapatildigi ulkemizde, her gun dinsizligin ahlaksizlikla esdeger oldugunun ifade edildigi ulkemizde ateist olma ozgurlugu gercekten var mi?
Sansur tam da bu degil midir zaten? Bana uyan dusunce okey, bana uymayani yasaklarim.... Sansurun tehlikesi de bu degil mi zaten, sakincali icerik, kime gore sakincali?
14.10.2008
Yasaklanmış Filmler
Sizi Türkiye'de yasaklanan filmlerin listesiyle başbaşa bırakıyorum...
* 1922-2006: Nosferatu from the 1920s was banned due to its portrayal of extreme blood and gore. Banned Outright
* 1972-2000: Pink Flamingos was banned for extreme nudity not used for Turkey. Screened Without Permission
* 1984: Cannibal Holocaust was officially banned due to the killing of the animals. Banned Outright
* 1993: Army of Darkness was banned because Universal Studios/New Line Cinema refused to cut out the gory parts. Screened Without Permission
* 1999: Anna & The King was banned by the court of Turkey due to the scenes in Thailand. Screened Without Permission
* 1999: South Park: Bigger, Longer & Uncut shared the banning like the show South Park. Banned Outright
* 2003: Bruce Almighty banned due to the images of Turkey. Banned Outright
* 2006: Borat: Cultural Learnings of America for Make Benefit Glorious Nation of Kazakhstan was intentionally banned due to the complaints of Turkey, and the naked scenes. Banned Outright
Frankfurt kitap fuarından Türkiyedeki sansüre...
Gpass - Sansürü PC'lerden delmek için iyi bir çözüm
5.10.2008
Orhan Pamuk'un kaleminden 80'lerdeki sansür...
"...Hayal Hayati'ye göre İslamiyet, Atatürk, Türk ordusu, din adamları, cumhurbaşkanı, Kürtler, Ermeniler, Yahudiler ve Rumlar hakkında hoşa gitmeyecek yorumların ve edepsiz aşk sahnelerinin dışında, Türkiye'deki sinema aslında özgürdü. Ama bunun doğru olmadığını kendi de bilir, bazen gülerek söylerdi. Çünkü yarım yüzyıldır sansür kurulu üyeleri, yalnız devletin yasaklamak istediği, güç sahiplerini huzursuz eden konuları değil, kafalarına takılan ve sivri buldukları her filmi, her türlü gerekçeyle yasaklama alışkanlığı edinmişlerdi ve bu gücü Hayal Hayati gibi içlerinden gelen bir zevk ve mizahla gelişigüzel kullanmayı seviyorlardı.
Şakacı bir adam olan Hayal Hayati Bey, bazı avcıların kapana kıstırdıkları ayılardan söz ettikleri zevkle, sansürcülük yıllarında filmleri nasıl yasakladıklarının hikayelerini bizleri de güldürerek anlatırdı. Mesela bir fabrika bekçisinin serüvenlerinin alaycılıkla ele alındığı bir film "Türk bekçilerini küçük düşürüyor" bahanesiyle; evli ve çocuklu bir kadının başka bir adama aşkını anlatan bir film "annelik müessesine saygısız yaklaştığı için", okuldan kaçan çocuğun mutlu serüvenlerini anlatan film "çocukları okuldan soğutuyor" gerekçesiyle yasaklanmıştı. Bizler de film işini seviyor, masum Türk seyircisine ulaşmayı önemsiyorsak, arada bir Pelür Bar'a gelen Sansür Kurulu üyeleriyle iyi geçinmeyi öğrenmeliydik. Bu sözü sürekli bana bakarak söylemesinden Füsun'u etkilemek istediğini anlardık.
Ama Sansür'den onay almak için Hayal Hayati Bey'e ne kadar güvenebileceğimizi de çıkartamazdık. Çünkü Hayal Hayati'nin süresi dolup kuruldan ayrıldıktan sonra çektiği ilk film de "ne yazık ki kişisel bir kaprisle" yasaklanmıştı.Hayati Bey bu konu açıldığında sinirlenirdi. O kadar masrafla çektiği ilk filmde öfkeli bir babanın biraz kafayı çekip salatanın sirkesi yok diye karısına, çocuklarına bağırıp çağırdığı bir akşam yemeği sahnesi "toplumun temeli olan aile müessesini korumak" amacıyla bütün filmin yasaklanmasına yol açmıştı..."
Ucu açık tanımlamaların nasıl kişisel yorumlanabileceğine, keyfiyete kalabileceğine güzel bir örnek.
2.10.2008
Bir sansür daha...
Asagida anarsist.org'dan bize gelen mail var... Buyrunuz:
"Anarsist.Org isimli özgür düşünce sitemize, hiçbir yasal uyarı, tebligat ya da bildirim yapılmaksızın, A.O isimli sahsin kişiliğine hakaret edildiği gerekçesi ile erişim yasağı getirilmiştir.
Akıl hastalığı sebebi ile cezai ehliyeti olmayan bir şahsın hâkim ve avukatları bu denli tehdit aracı olarak kullanması, kendisine yönelik en ufak bir eleştiriyi bile mahkemelere hakaret olarak kabul ettirebilmesi, tam bir hukuk skandalıdır. A.O isimli sahis ve tarikatı bu yol ile kirli geçmişini örtmüş ve üzerine konuşulmasının önüne geçmiştir. Bugün yoruma açık bir çok sitede A.O isimli sahsin ismine karşı sansür uygulanmakta, hakkında getirilen en ufak eleştiriler bile yayımlanmamaktadır.
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlemesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’un “Erişim engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi” Başlıklı 8.maddesinin 1. fırkasında bir internet sitesine erişim yasağı getirilebilmesi için gerekli haller şöyledir:
Erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi
MADDE 8 – (1) İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde 84),
2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),
suçları.
Anarsist.Org’da, yasada belirtilen kapsamda herhangi bir yayım yoktur, olmamıştır. Böyle bir yayım olmadığı halde sitemize erişim yasağı getirilmesi açıkça hukuka aykırı bir karardır. Kaldı ki devlet tarafından atanmış bir kurumun kimin hangi bilgiye ulaşıp hangisine ulaşamayacağını belirlemesi, temel hak ve özgürlük kavramlarına aykırıdır. Devletin kendi milletini bu denli küçük görmesi ve insanlarının hangi siteleri ziyaret edip hangi sitelere erişemeyeceğini belirlemesi trajikomik bir durumdur. Temel özgürlüklerimizin kısıtlanmasına karşı insanları sağ duyulu olmaya çağırıyoruz.
Anarsist.Org"
Oyle susup oturmamak gerek, o kesin de, ne yapilabilir? Daha etkili sonuclara nasil ulasilabilir?
A.O. bize de bulasmasin diye sifreledim ismini :)
30.09.2008
Yutubumu ver bana!
Umay Aktaş ve Elif Türkölmez'in hazırladığı "Çekin artık elinizi internetten!" başlıklı yazıyı okumanızı isterim.
Başlığın anlamnına gelince, Yutub isimli, sözlerini Tunç Topçuoğlu'nun yazdığı ve sansüre karşı hazırlanan en hoş ve güzel viral videolardan olduğunu düşündüğüm videoyu sizlerle paylaşmak istedim. Bu video için Tunç'la görüşmüş ve burada da yazmıştım.
29.09.2008
Sansürden Daha Tehlikeli Olan
Fakat bence bundan daha büyük bir sorun var bu ülkede. Bu da şu tip cümlelerle kendini ele veriyor:
"Ekşisözlük mü kapanmış? DNS ayarlarını değiştirin girersiniz."
"Bu devirde ne sansürü? değiştir ayarları gir siteye. kapatırlarsa kapatsınlar."
Kapatırlarsa kapatsınlar. İşte sorun bu. Bu zihniyet. Nasıl olsa çözüm yolunu bulabiliyorum diye haklarımızın elimizden alınmasına ses çıkarmamak. Bunu oldukça çok gözlemliyorum internette.
Eminim İran'da da gizli gizli doğumgünü partisi yapabiliyorlardır mesela. Yolu var yani, devlet yasaklarsa yasaklasın.
27.09.2008
Dünyanın gözüyle, sansür dereceleri...
1. Bariz ve apaçık sansürcü (Pervasive),
2. Azımsanmayacak derecede sansürcü (Substantial),
3. Varlığı bilinen, hissedilen derecede sansürcü (Nominal),
4. Dolaylı sansürcü (Indirect),
5. Takip altında tutan (Watchlist)
Wikipedia'daki "Internet censorship" maddesine göre, Türkiye üçüncü kategoride. ONI sitesinde de şu anda Türkiye'nin adı altı ayrı haberde geçiyor!)...
Bu arada, internet sansürü konusunda yapılmış ilk global boyuttaki araştırmanın sonuç raporu da MIT Press tarafından yayımlanmış: "Access Denied: The Practice and Policy of Global Internet Filtering" isimli bu kitabın bazı bölümlerinin pdf'leri şurada herkesin erişimine açık...
26.09.2008
NTV-MSNBC: Aradığınız 1112 siteye erişilemedi!
Aradığınız 1112 siteye erişilemedi!: "Aradığınız 1112 siteye erişilemedi!
Türkiye’de Kasım 2007’den beri 1112 internet sitesine erişim engellendi. Bunların arasında Mayıs ayından beri kapalı olan YouTube ve daha önce erişimi engellenen geoticies.com, wordpress.com, ekşisözlük gibi popüler siteler de yer alıyor.
HASAN CÖMERT, NTV-MSNBC
Güncelleme: 13:18 TSİ 26 Eylül 2008 Cuma
İSTANBUL - Son dönemde Türkiye’de site kapatmaları sıkça gündeme geliyor. 2007’nin Kasım ayından itibaren 861’i re’sen (kendiliğinden), 251’i yargı kararıyla bin 112 internet sitesinin erişimi engellendi. Mayıs’tan beri erişilemeyen YouTube dışında son olarak Adnan Oktar’ın şikayeti üzerine ünlü evrimci Richard Dawkins’in ve Eğitim-Sen’in siteleri de kapatıldı."
Uzun süredir erişimi engellenen YouTube ile ilgili çözümsüzlük devam ediyor. Konuyla ilgili konuştuğumuz Bilişim Hukukçusu Özgür Eralp, YouTube’un kapatılmasıyla ilgili çözümsüzlüğün sona ermesinin şu anda mümkün olmadığını söyledi. Atatürk’e karşı bir yayın olduğu sürece YouTube’un kapalı kalacağını belirten Eralp şunları söyledi:
“AÇILSA BİLE TEKRAR KAPANIR”
“Hakimler de savcılar da Telekomünikasyon Kurumu İnternet Daire Başkanı da bu görüşte. Bu görüşte olmaları da doğal. Çünkü durum yasada çok açık. Atatürk’e karşı işlenen suçlarla ilgili ayrı bir kanun var. Sadece YouTube değil nerede bu tarz bir yayın olursa olsun suç. Zaten YouTube şu anda açılsa bile kısa bir süre sonra tekrar kapanır.”
“YASA DEĞİŞİKLİĞİ ŞART”
“Uygulama açısından bir sorun yok. Hukuk ve internet dünyası açısından sorun var. Bilişim hukukçuları açısından sorun var. Bunun değişmesi için bu yasanın değişmesi lazım. Başka türlü bu şekilde devam eder. Yasa değişikliği şart.
Türkiye YouTube’un burada bir temsilcilik açmasını istiyor. Ama Youtube bunu yapmaz. Yapmamakta da haklılar çünkü ofis sistemiyle değil internet aracılığıyla çalışıyorlar doğal olarak. “
“YOUTUBE ÇOK ÖNEMSEMİYOR”
“Zaten YouTube bu durumu çok önemsemiyor. Önemseseydi açılması için bir girişimde bulunurdu. Türkiyenin yaklaşık yüzde 10 civarında internet trafiği YouTube üzerinden gitmekteydi. Bu Türkiye’deki internet servis sağlayıcılar için bir zarar olabilir ama YouTube için önemli değil. Google’ın istatistik verilerine göre dünyanın en çok tıklanan ikinci sitesi olan YouTube için o kadar ülke içinde Türkiye çok önem taşımıyor.”
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın NTVMSNBC’ye verdiği bilgilere göre sitelerin yasaklanma gerekçeleri arasında ‘çocukların cinsel istismarı‘, ‘müstehcenlik‘, ‘kumar ve bahis’ gibi konular çoğunlukta bulunuyor.
KAPATILMA GEREKÇELERİ
Sitelerin 415’i ‘Çocukların cinsel istismarı’, 390’ı ‘Müstehcenlik’, 79’u ‘Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama’, 51’i ‘Atatürk aleyhine işlenen suçlar’, 25’i ‘bahis ve kumar’, 12’si ise ‘Fuhuş’ gerekçesiyle kapatılmış.
YouTube’un erişiminin engellenmesinin de gerekçesi olan ‘Atatürk aleyhine işlenen suçlar’ maddesiyle kapatılan sitelerin sadece ikisi re’sen (kendiliğinden) kapatılmış.
Sitelerin kapatılmasına en çok neden olan ‘Çocukların cinsel istismarı’ ve ‘Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama’ konularında kurum mahkeme kararına gerek olmadan re’sen karar verebiliyor. Bu iki konuda 805 kapatmanın 763’ü re’sen gerçekleşmiş.
‘Sağlık için tehlikeli madde temini’yle ilgili hiçbir kapatma olmazken, ‘Uyuşturucu/Uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırma’ gerekçesiyle bir site kapatılmış.
Kuruma bugüne kadar yapılan ihbar sayısı ise 24 bin 500. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, ihbarların hepsinin kapatılacak unsur taşımadığını da belirtiyor. ‘Kişisel hakaret’, ‘Terör’ gibi konularla ilgili ihbar ve şikayetler ise Telekomünikasyon kurumuna gelmiyor.
ADNAN OKTAR VE KAPATILAN SİTELER
Son günlerde en çok tartışılan konulardan biri ise ünlü evrimci yazar Prof. Richard Dawkins’in ve Eğitim-Sen’in sitelerinin Adnan Oktar’ın şikayeti üzerine kapatılmasıydı. Oktar, Dawkins’in sitesinin hazırlayıcısından 8 bin YTL manevi tazminat istemişti. Dün kapatılan Eğitim-Sen’in sitesinin kapatılma gerekçesi olarak ise Şubat 2007’de sitede Oktar’ın ‘Yaratılış Atlası’ ile ilgili yer alan basın açıklaması gösterilmişti.
İnternetin en popüler sitelerinden Ekşi Sözlük de, Adnan Oktar’ın, şahsıyla ilgili bazı ifadelere dair, kişilik haklarına saldırdığı iddiasıyla başvurması üzerine, 2007 yılında kapatılmıştı. Ekşi Sözlük, ilgili başlıkları siteden kaldırsa da bu, sitenin kapatılmasına engel olmamıştı. Adnan Oktar, 2005 yılında yine Ekşi Sözlük’te kendisiyle ilgili yer alan dört başlık sebebiyle Ekşi Sözlük’ün kapatılması için dava açmıştı. Ekşi Sözlük bu maddelerle ilgili davayı kazanmıştı.
Adnan Oktar’ın başvurusu üzerine kapatılan bir diğer site ise kişisel blog yayınlama sistemi olan Wordpresss.com.
Bunların dışında Türkiye’de daha önce de birçok popüler sitenin kapatılması tartışma yaratmıştı. Yahoo’nun hizmeti olan Geocities.com, video paylaşım sitesi Dailymotion.com, Google’ın hizmetlerinden Groups.google.com, dizi ve filmlerin Divx formatındaki altyazılarının paylaşıldığı Divxplanet.com bunlardan bazıları.
ERİŞİM ENGELLEMEDE İKİ FARKLI YOL
Sitelere uygulanan erişim engellemesi kararında iki farklı yol kullanılıyor. Bunlardan birisi ‘alan adı üzerinden erişim engelleme’, ikincisi ise ‘IP adresinden erişim engelleme.’ Türkiye’de son dönemde uygulanan yasaklar da IP tabanlı olarak uygulanıyor. IP adresleri ve giden trafiğin önü internet servis sağlayıcı tarafından kesiliyor. Bu yöntemi aşmak için ise kullanıcılar internette başka adresleri kullanıyor.
YASAKLI ÜLKELER
İnternet yasakları dünyanın farklı bölgelerinde de uygulanıyor. Örneğin bazı ülkelerde ‘zararlı görülen video’ kaldırılana kadar YouTube ve benzeri video paylaşım sitelerine erişim yasağı uygulandığı görülüyor. Bazı ülkelerde ise ‘zararlı görülen videolar’ konusunda otomatik engelleme uygulaması var.
Video kaldırılana kadar yasak koyan ülkeler:
* Brezilya
* Fas
* Tayland
* Pakistan
Otomatik engelleme uygulaması koyan ülkeler:
* Çin
* İran
* Ermenistan
* Tunus
* Endenozya
* Suriye
* Suudi Arabistan
"The new book burning" dedikleri...
Ustelik bu uygulamalar, bilgi alma ozgurluklerinin yani sira, yeni gelismekte olan internet sektorunu, dijital medya dunyasini, reklamverenleri, reklamcilari, kisa filmle ilgilenenleri, muzisyenleri yani kisaca pek cok farkli kesimi, pek cok farkli sektoru, pek cok farkli anlamda olumsuz sekilde etkiliyor.
Istatistiklere bakacak olursak, 18 Temmuz itibariyle alinan, web sitelerinin kapatilmasina yonelik ihbar sayisi: 21.738. Bunlardan en cogu, yani tam 6411 adeti, mustehcenlik gibi genis ve ucu acik bir kavram cercevesinde yapilmis. Uyusturucu teminini kolaylastirma gibi daha spesifik ve gercek hayatta da suc teskil eden bir konuda gelen ihbar sayisi ise sadece 74. Bize gore dunyanin en buyuk sucu olan, cocuk istismarina yonelik ihbar sayisi ise 1335, yani neredeyse mustehcenligin 6'da biri... Bugune kadar 853 site kapatilmis. Kapatilan sitelerde mustehcenlik ve cocuk istismari yine basabas gidiyor ve 280 civarinda seyrediyor. Kisacasi internetteki en buyuk suc, mustehcenlik gibi tam ne oldugu anlasilamayan, yoruma bagli bir kavram olarak goruluyor. (kaynak youtube'un erisimi engelli sayfasindan bir link ile gonderildigimiz: www.guvenliweb.org.tr)
Peki, o halde su soru akla geliyor: Internet duzenlemesinin amaci internet ortamindaki sucu engellemek midir, mustehcenlikle savas mi? Bir de mustehcenligin disinda yine gayet yoruma acik "intihara ozendirme" ve "saglik icin tehlikeli madde temini" gibi gerekceler de var. Intihar hakkinda bir film, intihara ozendirme midir? Fast food restoranlari saglik icin tehlikeli madde teminine girer mi, mustehcenlik kime gore neye gore tanimlanabilir?
Tum bunlarin yanında, kapatılan siteler arasında Richard Dawkins gibi bir evrim bilimcisinin sitesi ve ateist.org tipi forumlar da var. Lİsteye yeni eklenen Egitim-Sen sitesi var. Bunların gerekcesi ne tam olarak bilinmiyor, Adnan Bey'den (!) gelen bir sikayet uzerine kapatildigi ileri suruluyor. Ayrıca, kimbilir hangi "zararlı" sayfa yuzunden web server'dan kapatılan ve geocities.com adresli sitelere girmeniz engellendigi icin erisimi engellenen, yuzlerce geocities sayfasi, kisisel, zararsiz sayfa var. Gectigimiz hafta, listeye katilan Muyap'in korsanla mucadele cercevesinde, korsan olarak gorulen videolarin yayinini engellemek yerine, tumden kapattirdigi 25 adet (bunlarin arasinda vidivodo.com, izlesene.com gibi onemli video paylasim siteleri de bulunuyor) site var.
Ayrica, Digiturk gibi ozellikle film meraklisi insanlarin ekstra para vererek aldigi bir sifreli platformda da son gunlerde mozaiklenmeler, filmlerin kesilmesi basladi. Parasini vererek aldiginiz bir urunun, hicbir uyari yapilmadan bu sekilde bir uygulamaya gitmesini, defolu mal satmakla esdeger goruyoruz. Bu dogrultuda, cocuk koruma sifreleri sunan, parali bir platformda, filmlerin kesiliyor olmasi, tuketici haklarinin ihlali anlamina da geliyor. Bu kendilerine iletildiginde, alinan cevap ise "uyari geldi" oluyor. Bunun sonu nereye gidiyor, sinemadaki filmler de mi uyusturucu var, mustehcen, intihara ozendiriyor gerekceleriyle kesilecek yakinda?
Internet sitesi kapama. The new book burning. Evet.
Ortacaga hosgeldiniz.
Erişim engelli site Turan Dursun adres değiştirdi
18 Eylül'de de Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 4 Eylül 1990'da uğradığı bir silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren yazar Turhan Dursun adına açılan turandursun.com sitesine de yasak koymuştu. Kararın kimin girişimiyle alındığı bilinmiyordu fakat site www.richarddawkins.net ile ilgili erişim engelleme olayına taraf oldugunu ilan etmisti. Sitelerindeki açıklamada 'elbette taraf olmamizin bedelini de bize odetmeye calısacaklardi ve bugun itibariyla bu surec baslamis oldu' denilmişti. Bugünden itibaren Turan Dursun sitesine http://www.turan-dursun.com/ adresinden ulaşmak mümkün.
25.09.2008
Sansür Türk sitelerine de bulaştı / İnternet / Milliyet İnternet
Sansür Türk sitelerine de bulaştı / İnternet / Milliyet İnternet: "Sansür Türk sitelerine de bulaştı
Bilimum yabancı kaynaklı video paylaşım sitesinden sonra, Türk menşeli izlesene.com ve vidivodo.com'a da erişim engellendi. Sebebin MÜYAP'ın gazabı olduğu iddia ediliyor.
Cennet vatanımızın zaten doğru düzgün altyapısı olmayan internet bağlantısıyla erişebildiğimiz sitelerin sayısı, gün geçtikçe daha da azalıyor sevgili okuyucular. Az önce elimize ulaşan bir habere göre, bugün itibariyle aralarında izlesene.com ve vidivodo.com'un da bulunduğu Türkiye çıkışlı 20 adet video izleme-paylaşım sitesi erişime kapatıldı. Sitelerin engellenme sebebinin ise, telif haklarını elinde bulundurduğu şarkıların kliplerinin bu mecralarda rahatça dağıtıldığını gören MÜYAP'ın gazaba gelmesi olduğu söyleniyor.
izlesene.com sitesinin sahibi Nokta İnternet Teknolojileri çalışanlarından Gökhan Besen, Friendfeed'de yaptığı açıklamada 'izlesene.com 5651 saylı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yolu ile İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun uyarınca ‘Yer Sağlayıcı’ durumundadır ve Türk Telekomünikasyon Kurumu'ndan aldığı Yer Sağlayıcı belgesi mevcuttur. Buna rağmen tarafımıza resmi yolla ulaşmış bir uyarı veya bildiri olmamıştır. Bize ulaşan her türlü talep resmi olmasa bile [videoları] zaten kaldırıyoruz. Böyle bir şeyin olmaması gerekirdi,' dedi."
Mahkemeler erişim engelleme kararları vermeye devam ediyor..
Bianet'in haberine göre ayrıca 18 Eylül'de de Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 4 Eylül 1990'da uğradığı bir silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren yazar Turhan Dursun adına açılan turandursun.com sitesine de yasak koydu. Ancak kararın kimin girişimiyle alındığı bilinmiyor.
Bir sansür var sansürde sansürden içeri!
Sansürün içinde, sansürün dışında.
Sansürle birlikte, sansürsüzlükte.
Sansür nerede?
İnsanlar kontrol altında sinek misali...
Toplumlar baskı altında denek misali...
Sinekler deneklerin içinde deney misali...
Susan çok, konuşan yok!
İletişimden koparılmaya çalışılıyoruz.
Düşünce özgürlüğünden mahrum bırakılıyoruz.
Ellerine geçen her fırsatta denetleniyoruz.
Ellerimiz bak bomboş!
Kıssaca..
Bir sansür var,
Sansürde.
Sansürden içeri!
tasarım blogları ve sansür
Sansure Sansur!
http://www.sansuresansur.org cevresinde toplanan hareketimizin blogudur bu. Sansur hakkinda yazalim, tartisalim, arastiralim falan filan diye. Herkes hosgeldi! Blogun tipi de pek bi ozensiz ama firat onu duzeltcek insallah. :)