27.05.2011

Rapidshare ve Fileserve Erişime Engellendi!


NTVMSNBC'den aynen alıntılıyorum.

"MHP’de 10 ismin istifasına neden olan kaset skandalı sonrası MHP’li avukatların başvurusu üzerine Ankara 14. Sulh Ceza Mahkemesi 16 Mayıs’ta bazı sitelere erişim yasağı getirilmesi kararını vermişti. Bu kararla ilgili yazı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na dün gitti. Karar üzerine dün gece saatlerinde Raipdshare ve Fileserve siteleri erişime kapatıldı. Ankara 14. Sulh Mahkemesi bu sitelere müstehcenlik yüzünden yayın yasağı getirdi. Türkiye’de sitelerin erişime kapatılması için genelde müstehcenlik sebebi kullanılıyor. İnternet suçları katoloğunda müstehcenlik 8. sırada bulunuyor.Daha önce üç site MHP’nin başvurusu üzerine erişime kapatılmıştı. Dün akşam itibariyle bu sayı beşe ulaştı."

Bu iki dosya paylaşım sitesinin 'müstehcenlik' adı altında kapatılmalarındaki mantığı bir kenara bırakırsak, ben de dahil Türkiye'deki birçok kullanıcı özellikle Rapidshare'i paralı olarak kullanıyor. Yani mahkeme bu iki firmayı müstehcenlik yüzünden kapattığından dolayı yüzbinlerce kişi büyük maddi zarara uğradı. Peki bu zararı kim karşılayacak?

19.05.2011

Avustralya'da filtre ödenekleri ilgi gösterilmediği için iptal



Avustralya Fedaral Hükümeti'nin, bu gece yaptığı açıklamaya göre servis sağlayıcıların kullanıcılarına internet filtreleme seçenekleri sunmaları için ayrılan ödenekler iptal edildi. Bunun sebebi ise projenin yeteri kadar ilgi çekmemesi olarak gösteriliyor.

İşçi Partisi'nin internet filtreleme politikaları çerçevesinde geçen sene bütçelendirilen inisiyatif (Gönüllü İnternet Filtreleme Ödenekleri Programı), hükümetin interneti servis sağlayıcı düzeyinde filtrelemesini zorunlu kılan planlarını da gündeme getirmesine sebep olmuştu. Ancak, bu gece kamuoyuna açılan bütçe raporlarının gösterdiğine göre, son 12 ayda 9.8 milyon dolarlık kaynağın sadece 200 bin dolarını kullanan proje, hükümetin beklentilerinin çok daha altında ilgi gördü.

Raporlara göre: “Hükümet 2010-11 döneminde, servis sağlayıcıların müşterilerine internet filtreleme seçenekleri sunmasına destek olmak için gönüllü internet filtreleme ödeneği programına 9.8 milyon dolar ayırdı."

“Ancak, sektöre bakıldığında, bu ödeneklere ilginin sınırlı düzeyde kaldığı görülüyor. Bunun sebebi ise internet kullanıcılarının halihazırda internet üzerinden kolaylıkla bulunabilecekleri, tarayıcılar ve arama araçlarında da kullanılabilen, çok çeşitli filtreleme teknolojileri olarak ortaya çıkıyor. Bunun dışında Avustralya'nın %70'inden fazlasına hizmet veren 3 büyük servis sağlayıcısının, Avustralya İletişim ve Medya Kurulu tarafından oluşturulmuş listeye göre gönüllü olarak sağladığı çocuk istismarı filtreleri de bu ilgisizliğin sebeplerinden biri."

Bilgisayarlara kurulabilecek internet filtreleme programlarının yanı sıra, bazı servis sağlayıcılar, gönüllü olarak bağlantı üzerinden filtreleme hizmeti de sunuyor. Programlara ilginin ne kadar olduğu bilinmese de, servis sağlayıcının üzerinden sağlanan hizmetlerin fazla ilgi görmediği biliniyor.

Koalisyondan, Yeşiller Partisi'nden ve kamuoyundan gelen muhalefet üzerine, İletişim Bakanı Stephen Conroy geçen sene daha geniş kapsamlı internet filtreleme mevzuatını ertelemek zorunda kalmıştı ve filtreler tarafından bloklanacak Yasaklı Sınıflandırma içerik kategorisi, İçişleri Bakanı tarafından tekrar değerlendirilmek üzere Federal ve Eyalet Savcıları'na iletilmişti.

Ekim ayında İletişim ve Dijital Ekonomi Odasında Conroy'un yanında çalışanlardan biri, bölümün o dönemde, değerlendirme beklenirken filtreler üzerinde aktif olarak çalışmadığını vurgulamış; ancak 3 büyük servis sağlayıcının (Telstra, Optus ve Primus) gönüllü olmasıyla, kapsamı Yasaklı kategorisinden daha sınırlı olan bir filtreleme sistemi üzerinde çalışıldığını, bu sistemin ise sadece çocuk pornografisini bloklamaya yönelik olduğunu belirtmişti.

Telstra, Optus ve Primus'un üzerinde çalıştığı bu daha dar kapsamlı filtreleme planının bu senenin ortalarında tam olarak devreye girmesi bekleniyor. Şu anda servis sağlayıcıların filtremele teknolojisinin uygulanmasında hangi aşamada oldukları çok net bilinmiyor.

Haberin orjinali: http://delimiter.com.au/2011/05/10/budget-2011-filter-grants-cancelleddue-to-lack-of-interest/

18.05.2011

Yorum yaz gönder, polis evine gelsin


İddialara göre; Adnan Oktar'ın YouTube'da bulunan videolarına yorum yazan birkaç gencin evine dün polisler gelerek isim, rumuz, telefon ve adres sorup gitmişler. Akabinde bugün öğlen saatlerinde tekrar gelen polis ekipleri arama izni ile gençlerin evinde arama yapmaya başlamışlar. Adnan Oktar'ın şikayeti üzerine harekete geçen emniyet mensupları, YouTube'da bulunan Adnan Oktar videolarının altına yapılan yorumların IP adreslerini bulup, bu adreslerdeki bilgisayarların inceleme amaçlı olarak el konulacağını belirtmişler. Ellerindeki listede birçok isim, adres, rumuz ve IP adresi olduklarını belirttikten sonra, yapılan incelemede tutanak tutulduğu ve YouTube hesaplarının o listede olmamasına rağmen IP adresi ev sahibine ait olduğundan dolayı evlerindeki tüm bilgisayarlara el konulmuş.

Gayrettepe Asayiş Müdürlüğü'ne götürülen gençlere, iddiaya göre hard disklerinin imajlarının alınacağı ve yarın öğle saatlerinde bilgisayarlarını tekrar geri verileceği bilgisi verilmiş. Yarın öğlen ifade vermek için tekrar merkeze gitmesi muhtemel gençlerin bilgisayarlarındaki imajlar üstünde araştırma yapılacağı öne sürülüyor.

Dezenformasyona karşı mailimi aldın mı? #BiTiKbasin


Biliyorsunuz ki 15 Mayısta yaptığımız yürüyüş basında doğru düzgün yansıtılamadı. Akabinde de dezenformasyon çabaları başladı. Demek ki o yürüyüş belli çevrelerde ciddi bir tedirginlik yaptı ki panikle belden aşağı saldırılara girişiliyor. Aferin bize!

Neler var mesela:
- Radikal yazarı Akif Beki'den inciler
- Zaman yazarı Ekrem Dumanlı'dan rantçı olduğumuz üzerine saçmalamalar ve saçma sapan STKların filtreyi desteklemesi ve CHP'nin yürüyüşe yönetici desteği verdiği yalanı
- Star muhabiri Ebru Baran'dan rantçılık üzerine bir ve dünyadaki filtre uygulamaları üzerine iki. Bu arada kendisinin twitterını incelerseniz, 15 Mayıs yürüyüşüne katıldığını da göreceksiniz.
- Sabah yazarı Nazlı Ilıcak'tan "sansür yok" yalanıyla bir başka dezenformasyon örneği
- Haber 7'de bir diğer deli saçması argüman, yine ne dediğimizi anlamayan biri
- Vakit bildiğiniz gibi zaten, şaşırmadık. Samanyolu ve Yeni Şafak ise Star Gazetesi'ndeki yazıyı copy paste etmiş.

Gördüğünüz gibi, "filtre yok" argümanı başı çekiyor, "biz bir sansür uygulamıyoruz ki" diyenler var. Sanki tek dert 22 Ağustos'muş da, bunca zaman 12 bin site kapatılmamış gibi. İşin o kısmını atlayıp sadece 22 Ağustos'a odaklanılmak isteniyor, orada da işi üstü kapalı geçerek, insanları yanıltmaya uğraşıyorlar. Rant vs. mevzuları ise alabildiğine geyik.

Biz ne yapacağız?

İkinci yürüyüş olacak elbette ve daha da kalabalık gideceğiz. Yine sadece %100 sivil bir hareket olarak. Ama o tarih gelene kadar,  elbette ki etrafımıza filtrenin ne olduğunu, derdimizin ne olduğunu, sansür nediri, bugüne kadar olan biteni anlatmaya devam edeceğiz. Şurada çok basit bir anlatım var mesela. Bir de çocuklar porno seyretsin demediğimizi, porno görmek istemeyenin BEDAVA OLARAK temin edebileceği bireysel filtre yazılımlarını kurabileceğini bir daha, bir daha tekrarlayacağız. Devlet eliyle filtrelemenin sansürün ta kendisi olduğunu bıkmadan söyleyeceğiz.

Bunun dışında artık şirazesi iyice kaymış basına da tepkimizi "kendi çöplüğümüzde" bir gösterelim diyoruz.

Yani ne yapıyoruz:
1. Yukarıda örneklerini gördüğümüz yazılardan hangisi bizi en çok delirttiyse ona, tepkimizi anlatan düzgün ama sert bir mail yazıyoruz, bir de yürüyüşten  etkileyici bir fotoğraf seçiyoruz.
2. Bunu -to: yazar, cc: yazı işleri - olmak üzere ilgili gazeteye gönderiyoruz.
3. Gönderdiğimiz maili tepki hareketine dair, ne yapılacağını anlatan küçük bir paragraf ya da buraya link vererek blogumuzda SEO için uygun etiketleri vererek yayınlıyoruz.
4. Twitter'dan örneğin radikal'e yazdıysak "mailimi aldın mı @radikal" yazıp, blog linkini gönderiyoruz, iki de hashtag ekliyoruz #BiTiKbasin #BiTiKradikal
4. Yazıyı facebookumuzda da yayınlıyoruz. Hatta bu gazetelerin page'lerinde twitterdaki gibi link veriyoruz eğer duvarları açıksa:  "mailimi aldın mı @radikal"
5. Sonra bunu diğer sinirlendiğimiz gazete için de yapıyoruz.

Amaç internetin sunduğu her kanaldan tepkimizi göstermek. Bunun için, ben de gazetelerin yorum sayfasına "Mailimi aldın mı" yazıp link vereceğim derseniz o da olur. Aklınıza gelen diğer internet mecraları da olur. Amaç her yeri ama her yeri kaplamak.

Örnek yazı burada.

REHBER

Radikal
Ana Sayfa:
http://www.radikal.com.tr

Mailler (@radikal.com.tr ekleyiniz)
To: akif.beki
Cc: bulent.mumay, cinar.oskay, hakan.celenk, gokce.aytulu, ali.topuz, muhittin.danis

Twitter:
twitter.com/radikal

Hashtag:
BiTiKradikal, BiTiKbasin

Star
Ana Sayfa:
http://www.stargazete.com/

Mailler (@stargazete.com ekleyiniz)
To: ebaran
CC: editor@stargazete.com, mkaraalioglu, mkelkitlioglu, dertugrul, bbelbek, yozer, ckardas, mkara

Twitter:
twitter.com/stargazete
twitter.com/ebru_baran

Hashtag:
BiTiKstar, BiTiKbasin

Zaman
Ana Sayfa:
http://www.zaman.com.tr

Mailler (@zaman.com.tr ekleyiniz)

To: e.dumanli
Cc: info@zaman.com.tr, m.kamis, v.ayhan, a.akkus, h.dikmen

Twitter:
twitter.com/zamancomtr
twitter.com/dumanlie

Hashtag:
BiTiKzaman, BiTiKbasin

Bunlar öncelikle şu 3 gazete için, bunun dışında diğerlerine de tabii ki yollayabiliriz. Mail adresleri genelde yazıların altında var. Bunun dışında bir kısım yazara twitter'dan da ulaşılabiliyor. Hashtagi yazıyı gönderdiğiniz gazeteye göre revize edersiniz.

Görsel: Görkem Keser

16.05.2011

Üniversite ve şehir temsilcilikleri için açık çağrı!


Sansüre Sansür olarak hep organik bir yapı olmaya özen gösterdik. Destek vermek isteyen herkese açık olduk. Böylece yayıldık. Fakat tabii her yere yetişmekte zorlanıyoruz. İstiyoruz ki, şehirlerde hatta üniversitelerde temsilcilerimiz olsun, o şehirleri, üniversiteleri onlar temsil etsin. Bu temsilcilerimizle, bir eylem olduğunda iletişime geçelim, hareketleri daha çabuk yayalım, tepkileri daha etkin bir şekilde duyuralım. Özellikle de 15 Mayıs'ta Türkiye'nin her yerinde düzenlenen "İnternetime dokunma!" yürüyüşünde, farklı şehirlerde kontaklarımız olsa, daha çok kişiye, daha etkin bir şekilde ulaşabileceğimizi anladık.

Daha önce Samsun'dan bir arkadaşımız bizimle iletişime geçti. Kendisi Sansüre Sansür'ün Samsun Teşkilatı olmak istediğini söylediğinde, seve seve kabul ettik ve açtığı blogu ilgiyle izliyoruz: sansuresansursamsun.blogspot.com

Şimdi bunu geliştirmek istiyoruz. Destek vermek isteyenler, mail yoluyla bizimle iletişime geçebilirler. İsteğimiz, Sansüre Sansür'ün genel söylemiyle paralel olacak şekilde, eylemlerin ilgili bölgelerde duyurulması, etkinlik ve haberlerin yayılması. Bizim erişemediğimiz yerlerdeki sansür haberlerinin de daha geniş bir ağa yayılabilmesi.

Burada bizler için önemli olan konu, genel Sansüre Sansür çizgisinin ve çerçevesinin korunması. Samsun örneği; gerek duruşu, gerek görsel dili, gerek ana sayfamıza ve diğer sitelere verdiği linkler ile bu anlamda gayet başarılı bir örnek.

Logo ve görselleri; sansuresansurşehiradı veysa sansuresansuruniversiteadi şeklinde alınacak domainlerde kullanılmak üzere ilgilenenlere sağlayacağız. Metinler sitemizden veya bu blogdan kullanılabilir. Site sayfamızdan ve blogdan; onayladığımız temsilcilerin blog ya da sitelerine link vereceğiz ve herhangi bir eylem/hareket olduğunda kendileriyle birebir iletişime geçeceğiz, soru veya sorunlarınız olduğunda destek vereceğiz. Böylece daha organize bir şekilde hareket edip, uzanamadığımız noktalara da uzanacağız.

Ve mesela, bir dahaki yürüyüşte, sadece İstanbul'da değil, pek çok başka şehirde yüzler, binler görmek için, hep beraber, çalışacağız.

"Biz de Sansüre Sansür teşkilatlanmasında yer almak istiyoruz" diyenlere:
sansuresansur (at) gmail.com

İstanbul'da bir pazar...

THE DECLARATION OF MAY 15TH, 2011

Fundamental Rights and Freedoms Cannot Be Obstructed

1. Freedom of expression and right to access information of Internet users cannot be obstructed.

“Safe Internet” Filtering Regulations Must Be Repealed

2. The BTK (IT and Communications Institute) decision dated 02/22/2011 with number 2011/DK-10/91 lacks legal basis. The unjust decision gives BTK a right which is not prescribed by law. The legal decision also limits basic rights and freedoms protected by the constitution and international treaties directly. While open and unfiltered Internet access is being regarded as a basic human right by international institutions, in Turkey filtered Internet is about to become “the standard”.

3. The comments made by the BTK president claiming the “standard profile” is the current standard and anybody who opts-out will be left out of the filtering system are not correct. Neither there is a notion called “the standard profile” nor an established filter mechanism currently. With the forthcoming mechanism it will not be possible to stay out of the filtering system. If the government officials are really sincere they have to provide an “unfiltered” alternative to Internet users in Turkey.

4. The comments claiming that there will be no surveillance done with the new filtering system are hardly assuring. Clearly it's not claimed that each and every user will be watched and monitored individually. However since every user will be part of the filtering system, it will open the door to allow the government to track any Internet user at any time at will. As the state does not have the right to monitor it’s citizens' homes, they should not have the right to watch their Internet either.

5. The BTK filtering system which will take effect on August 22nd, 2011 is unpredictable by the users, arbitrary, and essentially a control and censorship mechanism structurally. The criteria for filtering websites through the different profiles under the BTK system is not disclosed to Internet users. The full authority to build and maintain the filtering lists are handed to BTK by BTK itself. Now BTK will render hundreds of thousands of websites unreachable arbitrarily which is far beyond the current disproportional blocking caused by Law No. 5651. Illegitimate, disproportional and arbitrary administrative operations are unacceptable in a democratic country.


6. Neither The European Union which Turkey is trying to be a member of, nor the Council of Europe which Turkey is currently a member of and none of the OSCE member states embrace any similar mandatory filtering systems. The Committee of Ministers for the Council of Europe strongly emphasized that public authorities must not obstruct access to public information or apply general blocking measures, and explicitly stated that such applications relying on state’s supervision shall be condemned.

7. Similar to previous blocking decisions, state officials are trying to use irrelevant countries as examples to legitimize their unjustified decisions. They are intentionally perversing the description of various state policies in their justifications. It is impossible to accept the state officials’ appeal to negative examples from across the globe to interfere with everybody’s lives in Turkey.

The Provided State Policies to Protect Children From Harmful Content Must Not Affect Adults

8. Both the European Union, and the Council of Europe of which Turkey is a member state advocates self-control mechanisms instead of legal precautions to protect vulnerable groups such as children. In this context, both organizations emphasize the importance of preventive measures to protect children which do not interfere with adult’s access to legitimate content. For that reason member states must encourage the use of filtering software in houses, school computers and Internet cafes but must avoid employing mandatory nationwide filtering policies. If filter use is found appropriate by families, that should be usedon their own personal computers.

Open, Transparent and Participatory Policies Must Be Implemented


9. Despite the repetitive and pressive requests, TIB’s (Telecommunications Directorate) avoidance from providing the official statistics regarding banned web sites belies the institutio’'s choice of using non-transparent and arbitrary decisions as the main method to outline and develop its policy. The government must implement a new policy to protect the children from harmful Internet content in a participatory way by getting broad public support (NGOs, Academy, and Private Sector). However that reform must not be another initiative to impose the majority’s moral values. In this perspective the statement “We just cannot ignore the complaints from religious people from remote parts of Turkey” stated the by BTK president to justify the new process is unacceptable. The administration does not have the right or the authority to impose conservative values upon whole Turkey. The new policy on Internet regulation must be developed with respect to freedom of speech and adult citizen's right to consume and access any kind of legal Internet content. The new policy containing these principles should be materialized with a transparent, open and participatory method.

15 Mayıs 2011 Deklarasyonu

Temel Hak ve Özgürlükler Engellenemez

1. İnternet kullanıcılarının ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı engellenemez.

Güvenli İnternet Filtreleme Uygulaması Kaldırılmalıdır

2. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, 22.02.2011 gün ve 2011/DK-10/91 sayılı düzenleyici işlemi yasal dayanaktan yoksundur. Yasal dayanağı olmayan işlem BTK’ya yasalarda öngörülmeyen bir yetki vermektedir. Aynı zamanda düzenleyici işlem Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelerle korunan temel hak ve özgürlükleri doğrudan kısıtlamaktadır. Uluslararası kuruluşlar tarafından açık ve filtresiz İnternet erişimi temel bir insan hakkı olarak görülmeye başlanırken, filtreli İnternet Türkiye’de “standartlaştırılmaya” çalışılmaktadır.

3. BTK Başkanı’nın standart profilin mevcut profil olduğu, isteyenin filtrelemenin dışında kalabileceğine ilişkin açıklamaları doğru değildir. Hali hazırda standart profil diye bir kavram olmadığı gibi filtreleme de söz konusu değildir. Yeni gelen mekanizma ile filtreleme sistemi dışında kalmak mümkün olmayacaktır. Yetkililer gerçekten samimi iseler filtreleme olmayan bir alternatifi İnternet kullanıcılarına sunmak zorundadırlar.

4. Filtreleme sistemi ile izleme yapılmayacağına dair açıklamalar da güven vermekten uzaktır. Şüphesiz filtreleme sistemi ile her bir kullanıcının tek tek izleneceği iddia edilmemektedir. Ancak herkes filtreleme sistemine tabi olduğunda potansiyel olarak tüm kullanıcıların idarenin uygun gördüğü zamanda izlenmesinin yolu açılmış olacaktır. Devletin insanların evlerini izlemeye hakkı olmadığı gibi İnternetini de izlemeye hakkı olmamalıdır.

5. 22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek olan BTK filtreleme uygulaması kullanıcılar tarafından öngörülebilir değildir, keyfidir, ve yapısal olarak bir kontrol ve sansür mekanizmasıdır. Filtreleme sistemi çerçevesindeki profillerden hangi sitelere erişim engelleneceği konusundaki kriterler kullanıcılara bildirilmemiştir. Filtreleme listelerinin oluşturulması için tam yetki BTK tarafından yine BTK’ya verilmiştir. Halihazırda uygulamada bulunan 5651 sayılı yasanın yol açtığı aşırı engellemenin ötesinde şimdi BTK tamamen keyfi tercihlerle yüzbinlerce İnternet sitesini ulaşılamaz hale getirecektir. Hukuka aykırı, ölçüsüz ve keyfi idari işlem demokratik hukuk devletinde kabul edilemez.

6. Türkiye’nin üyesi olmaya çalıştığı Avrupa Birliği, üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve AGİT’e üye devletler içinde kullanılması zorunlu benzer bir devlet politikası bulunmamaktadır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kamu otoritelerinin genel engelleme ya da filtreleme önlemleriyle, kamu bilgilerine erişimi ve İnternette sınır tanımayan diğer iletişimi kesintiye uğratmamaları gerektiğinin altını önemle çizmiştir, ve devletin ön denetimine dayalı bu ve benzeri uygulamalar kesinlikle kınanmalıdır ifadelerini kullanmıştır.

7. Daha önce erişim engelleme kararlarında olduğu gibi yetkililer hukuken gerekçelendiremedikleri kararlarını ilgisiz ülke örneklerini kullanarak meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Neden seçildiği anlaşılmayan bu ülke politikalarının aktarımında da kasıtlı saptırmalar yapılmaktadır. Israrla başkalarının hayatlarına müdahale etme isteğinde bulunan idari yetkililerin meşruiyetlerini dünyadaki olumsuz örneklerde araması kabul edilemez.


Çocukların Zararlı İçerikten Korunması için Öngörülen Devlet Politikası Yetişkinleri Etkilememelidir

8. Gerek Avrupa Birliği gerekse Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonu çocuklar gibi zarar görmesi mümkün grupları korumak için yasal önlemler almaktansa öz-denetim yollarına gidilmesini teşvik etmektedir. Bu bağlamda, yine her iki örgüt de çocukların erişimi için uygun olmadığı düşünülen ve hukuka uygun içeriğe yetişkin kullanıcıların ulaşmasını engellemeyecek önlemler alınmasının önemini vurgulamıştır. Bu nedenle, üye ülkeler ev ve okul bilgisayarları ile İnternet kafelerde filtre programlarının kullanılmasını teşvik etmeli ama devlet düzeyinde ülke çapında zorunlu filtreleme girişimlerinden her ihtimalde kaçınmalıdır. Eğer filtre kullanımı aileler tarafından gerekli görülüyorsa, bu kullanım bireyler tarafından kendi kişisel bilgisayarları üzerinde gerçekleştirilmelidir.

Açık, Şeffaf ve Katılımcı Politikalar Geliştirilmelidir


9. TİB’in ısrarlı taleplere rağmen erişime engellenen sitelerle ilgili istatistikleri açıklamaması, idarenin şeffaflıktan uzak ve keyfi tercihleri politikasını belirleme konusunda ana yöntem olarak seçtiğini ortaya koymaktadır. Hükümet, mevcut politikası ve uygulamaları yerine çocukları gerçekten zararlı İnternet içeriğinden korumak için yeni bir politikayı katılımcı bir şekilde geniş kamuoyu desteği (sivil toplum, akademi, ve özel sektör) ile geliştirmelidir. Ancak bu yeni yapılanma, çoğunluğun ahlaki değerlerini diğerlerine dayatacağı bir çalışma olmamalıdır. Bu açıdan, BTK Başkanı’nın filtreyi meşrulaştırmak için kullandığı “Anadolu’nun ücra köşelerinden mütedeyyin insanların şikâyetini görmezden gelemeyiz” ifadesi kabul edilemez. İdarenin tüm Türkiye’ye Anadolu’nun muhafazakar değerlerini dayatma gibi bir görevi ve yetkisi yoktur. İnternet düzenlemesine ilişkin yeni politika, ifade özgürlüğüne ve yetişkinlerin her türlü İnternet içeriğine erişim ve tüketim haklarına saygı temelinde geliştirilmelidir. Bu ilkeleri içeren yeni politika, şeffaf, açık, katılımcı ve çoğulcu bir yöntemle belirlenmeli ve hayata geçirilmelidir.

13.05.2011

15 Mayıs'ta sansüre dur de!

Pazar günü yaklaşırken, yürüyüş hazırlıkları sürüyor. Üstelik pek çok farklı kanaldan, pek çok farklı kişi, pek çok faklı grup ya da inisiyatif birbirinden güzel çalışmalarla yürüyüşe destek veriyor, duyurmaya çalışıyor.

Bunlardan biri Tutku Tetik ve İnci Vardar'ın hazırladığı 138 kelime yasağına yönelik, son derece etkileyici video çalışması:

Sansüre dur de from Tutku Tetik on Vimeo.



Bir diğer çalışma ise bu gece rastladığım bir video:

İnternetin için yürü! from F.Y.P on Vimeo.



Sonra Yasaklamak Yasaktır ve Sansüre Karşı grupları da; inci sözlük, kötü sözlük ve uludağ sözlük işbirliği ile 15 Mayıs yürüyüşü için ünlülerle, güzel bir çalışma yapmış:

Kendi:


Bedük:


Derya Köroğlu:


Aydoğan Topal:


Haluk Levent:


Zeynep Tunuslu:


Karmate:


Özge Fışkın:


Mehmet Turgut:


Umut Kuzey:


Gökçe:

Videoları hazırlayanların ellerine sağlık, pazar günü yürüyüşe geleceklerin de ayaklarına!

11.05.2011

Internetime Dokunma! #15Mayis #22agustos


İnternetime Dokunma!

Büyük güne çok az kaldı, hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor. İşte taze taze bannerlar, sitenize, blogunuza ekleyiniz ki duymayan kalmasın!

300x250 px'lik birbirinden güzel bannerları: yürüyüş sitesine http://internetimedokunma.com/2011/05/15-mayis-2011-sansure-karsi-yuruyus/ adresine yönlendiriyoruz.

Katılımınıza ve desteğinize şimdiden teşekkürler ve 15 Mayısta görüşmek üzere.














9.05.2011

Nü Sözlük'e Kapatma Emri


NÜ:
"Nü, Fransızca'da 'çıplak' anlamına gelir. İnsan bedeninin çıplak olarak resmedildiği eserlere verilen isimdir. Ressamlar nü resimlere özellikle önem vermişlerdir, çünkü insan bedeni resim teknikleri açısından resmedilmesi zor ve öğreticidir. İnsan hem yüz, hem de bedensel açıdan birçok anlamı, güzelliği içinde barındırabiliyor. Doğayı inceledikten sonra bunu anlamış olan ressamlar tarih boyunca çıplak insan bedenine yönelmişlerdir.(Vikipedi)"

NÜ SÖZLÜK
“Sayın yer sağlayıcı; Aşağıdaki alan adına yer sağlayıcılık hizmeti verdiğiniz tespit edilmiştir. Bu kapsamda derhal belirtilen siteye yer sağlayıcılık hizmetine son vermeniz gerekmektedir. Aksi halde herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın yasal işlemlere başvurulacağını belirtiriz. Gereğinin en kısa zamanda yapılarak tarafımıza bilgi verilmesini rica ederim. Hizmeti durdurulacak alan adı; nusozluk" Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı. (BTK)

Evet, Nü Sözlük (sanatsal duruşun yazıya dökülmüş hali), adından dolayı, BTK tarafından kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya. NTVMSNBC bu konuda güzel bir tespitte bulunmuş: "Ekşi Sözlük'ü kapatmayı deneyen ancak daha sonra gelen tepkiler üzerine geri adım atan TİB, bu kez daha küçük sitelerde şansını deniyor."
Bu konuda özellikle sözlük sitelerinin Nü Sözlük konusunda gerekli desteği vermeleri gerekiyor. 138 kelime yasağı görüldüğü üzere başlamış bulunuyor.

Bu konuda yapabilecek en önemli şeylerden biri ses çıkarmak. Başlangıç olarak 15 Mayıs 2011 Pazar günü bulunduğunuz şehirdeki 'İnternetime Dokunma' mitinglerini katılın. Sesinizi çıkarın.

8.05.2011

Internetime Dokunma!



Bizler, Sansüre Sansür, ekşi sözlük ve bobiler.org olarak şu anki ilk
hedefimiz `15 mayıs 2011 sansüre karşı yürüyüş`e 100 bin genç ve hatta daha kalabalık bir internet kullanıcı grubuyla katılmak. Bu yüzden hepinizin (evet sen dahil) orada olması lazım. Ayrıntıları yine buradan duyuracağız.