10.10.2012

Hazine: Doğru Dürüst Haber/ Bilgi Sitelerini Listeliyoruz (via chyzmyz - www.aaaaarg.org)


Not: Bu post düzeltme ve eklemelerle güncellenmeye devam edecektir.

Znet 
ACLU 
OWNI 
Citizen Journalism Africa http://www.citizenjournalismafrica.org/ (Burası ölmüş, Facebook'a
taşınmışlar)

15.04.2012

Internet haftası ve Türkiye'de internetin durumu #alternatifbilisim


TÜRKİYE’DE İNTERNET’İN DURUMU
16 Nisan 2012  itibari ile fotoğrafı
9-22 Nisan 2012 tarihleri arasında Türkiye’de İnternet’in 19. yılını, sorunları, olanakları ve etkileri ile değerlendiriyoruz. Alternatif Bilişim Derneği olarak Türkiye’de İnternet’in durumuna ilişkin bir fotoğraf çektik; toplumsal, kültürel, eğitbilimsel ve ekonomik boyutları ile Türkiye’de İnternet’in durumunu değerlendiren bir rapor hazırladık.

İnternet Tarafsızlığı Gereklidir!
“Ağların ağı” olan İnternet’in karakteristik özellikleri, temel yapısını oluşturan “ağ mantığı”ndan
dolayı, “küresel”, “gayri-merkezi”, “açık”, “sınırsız”, “etkileşimli”, “kullanıcı-denetimli” ve
“altyapıdan-bağımsız” nitelemeleriyle konumlanabilir. “Ağ tarafsızlığı” (net neutrality) ve bir ağ olarak
İnternetin tarafsızlığı, ağın bu yapısal özellikleri üzerinde temellenen bir ilkedir. “İnternet tarafsızlığı”,
İnternet hizmet sağlayıcıları başta olmak üzere İnternet endüstrisi içinde yer alan herhangi bir kurumsal
yapının ve devletlerin, kullanıcıların İnternet erişimleri üzerinde herhangi bir kısıtlama
uygulayamamaları anlamına gelir. İnternet tarafsızlığı ilkesi, içerik, web siteleri, web platformları, ağa
bağlı donanım ve iletişim biçimleri üzerinde uygulanmak istenen kısıtlamaları önlenmesi ve İnternet'in
çok taraflı, demokratik bir yönetişim temelinde geliştirilmesi amacını ifade eder. Alternatif Bilişim
Derneği’nin önceliği, kullanıcı haklarının korunmasıdır ve bu bağlamda İnternet tarafsızlığını
savunur.

Sansür ve İfade Özgürlüğü
Erişim engellemeleri, merkezi filtre uygulaması, kamuya açık erişim noktalarındaki keyfi sansür/filtre
uygulamaları Türkiye'de İnternet kullanıcılarına karşı koyu bir sansür/denetim mekanizması haline
geldi. Kullanıcıların katkıları ile erişim engellemelerini raporlamaya çalışan EngelliWeb sitesine göre
18 bin den fazla alan adı Türkiye'den erişime kapalıdır. Merkezi filtre uygulamasına dahil edilen filtreli
weblerin ve içeriklerin sayısı belirsizdir. Üstelik tüm bu süreçler yurttaş denetimine kapalıdır. Şeffaf
değildir. Engelli / filtreli içeriklerin istatistikleri yayınlanmamaktadır. 5651 nolu yasa, Danıştay'da iptal
davası süren merkezi filtre yönetmeliği Türkiye'de devletin İnternet'e yaklaşımının özetidir. İnternet'e
devlet müdahalesi yurttaş katılımının ve ifade özgürlüğünün önündeki önemli bir engeldir.

Türkiye’de Sayısal Uçurum Devam Ediyor!
2011 yılı Nisan ayında gerçekleştirilen Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması
sonuçlarına göre Türkiye genelinde hanelerin %42,9’u İnternet erişim imkânına sahiptir. Bu oran 2010
yılının aynı ayında %41,6 idi. İnternet erişim imkânı olan hane oranı kentsel yerlerde %51,0 iken,
kırsal yerlerde %22,7’dir. İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflamasına (İBBS) göre %56,9 ile İstanbul,
Doğu Marmara, Orta Anadolu, Batı Anadolu ve Batı Marmara bölgelerinde İnternet erişim imkanı olan
hane oranı Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bilgisayar ve İnternet kullanımında kadın-erkek ve
kent-kır arasındaki sayısal uçurum devam etmektedir. Bilgisayar ve İnternet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki erkeklerde %56,1 ve %54,9 iken, kadınlarda %36,9 ve %35,3’tür.
Bilgisayar ve İnternet kullanım oranlarının en yüksek olduğu yaş grubu 16-24 yaş grubudur. Bu
oranlar tüm yaş gruplarında erkeklerde daha yüksektir. Bilgisayar ve İnternet kullanımı kentsel yerlerde
%54,7 ve %53,2, kırsal yerlerde ise %26,9 ve %25,7’dir. Bunun yanında bilgisayar ve İnternet
kullanım oranlarının, cinsiyetten bağımsız olarak eğitim düzeyi arttıkça yükseldiği görülmektedir.
Ancak kadınların her eğitim düzeyinde erkeklerden daha az kullanım oranına sahip oldukları da göze
çarpmaktadır.

Alternatif Bilişim Derneği olarak Önerimiz: Bilgisayar ve İnternet kullanımında kadın-erkek ve
kent-kır arasında süregelen sayısal uçurumu gidermek, ancak ilköğretim düzeyinden başlayarak
müfredata sağlıklı bilişim teknolojileri kullanımı konusunda pedagojik ve analitik temelli içerik
sağlayarak mümkün olabilir. Bu içerik oluşturulurken, alanda çalışan akademisyen, uzman ve sivil
inisiyatiflerin görüşü ve desteği alınmalı, sürekli güncellenen bir ortak akıl havuzu yapılandırılmalıdır.

Tablo 1. 2011 yılı bilgisayar ve İnternet kullanımının yaş ve cinsiyete göre dağılımı

TUIK’e ait hanelerde bilişim teknolojileri kullanımı başlığındaki son üç ay içinde bireylerin yaş
grubuna göre bilgisayar ve İnternet kullanım oranları alt başlığına ait verilerden yararlanılmıştır.
Erişim: http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=60&ust_id=2

Tablo 2. 2011 yılı bilgisayar ve İnternet kullanımının eğitime göre dağılımı

TUIK’e ait hanelerde bilişim teknolojileri kullanımı başlığındaki son üç ay içinde bireylerin eğitim
durumuna göre bilgisayar ve İnternet kullanım oranları alt başlığına ait verilerden yararlanılmıştır.
Erişim: http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=60&ust_id=2

Türkiye’de Dijital Gözetim ve Derinlemesine Veri Analizi Giderek Geliştirilmekte!
Gündelik yaşamın bir çok alanı güvenlileştirme söyleminin meşru kılınması ve risk yönetimi amacıyla
dijital olarak gözetlenmektedir: Kentte kamusal alanları kuşatan MOBESE kameralar, TC. kimlik kartı
ile yapılan işlemler, parmak izi ve iris tarama ile girilen çıkılan iş yerleri, biometrik bilgileri içeren
kartların yaygınlaşması vd. ni düşünecek olursak, Türkiye’de yurttaş artık oldukça kapsamlı ve entegre
bir elektronik veri tabanının içinde dijital personadır. Ticari kayıtlayıcılar da yurttaşın haberi, bilgisi
veya izni olmaksızın,  ya da iznini  hiç talep etmeksizin dijital verileri birbiri ile eşleştirmekte, tüketici
profillemesi yapmak amacıyla bu verileri kullanmaktadır. Bu raporda, özellikle İnternet kullanan
herkesi ilgilendiren yen bir gözetim olgusu üzerine yoğunlaşacağız: Derin Veri Analizi.

İnternet üzerinden iletişim “paket” adı verilen küçük veri kümeleri aracılığıyla gerçekleşir. Bu paketler
başlıca iki kısma ayrılır: Adres ve içerik. Adres kısmında paketin nereden nereye gittiği bilgisi yer alır.
Normal olarak İnternet'e erişim sağlayan servis sağlayıcıların paketleri sadece hedef adreslerine
iletmeleri, içeriğini gözetlememeleri gerekir. Bu, postanede mektupların içeriğinin okunmayarak sadece
zarf üzerindeki adreslere iletilmesine benzer. Ancak son zamanlarda “Derinlemesine Veri Analizi
(DVA) – Deep Packet Inspection (DPI)” ismiyle anılan sistemler veri paketlerinin içeriklerinin de
okunabilmesi de mümkün kılmıştır. Bu sayede kimin kimle, hangi içerikle haberleştiği ve herkesin
ziyaret ettiği İnternet siteleri devlet ve İnternet servis sağlayıcılar tarafından takip edilebilmektedir.
Türkiye iletişim ve ifade özgürlüğü ihlallerinde giderek kötüye gittiği aşikardır [1],[2]. İnternet
gözetiminde kullanılan Derinlemesine Veri Analizi teknolojisinin kullanımına dair BTK'ya dönük Bilgi Edinme başvurumuzda sorduğumuz sorular, "bilgi edinme sınırlarını" aştığı gerekçesiyle cevapsız
bırakıldığı için, medyada çıkan haberlerden bu durumu anlamaya çalışıyoruz.

TİB ve BTK'nın birkaç yıldır UNİM (Ulusal Network İzleme Merkezi) adlı bir proje yürüttüğü ve C2Tech adlı bir firmaya DPI ürettirdiği ortaya çıktı [3],[4],[5],[6],[7],[8],[9]. Bu projenin planlanması, 5651 Sansür Kanunu öncesinde yaşanan "çocuk pornografisi" konulu medya dezenformasyon kampanyası ile eş zamanlı olarak başlamıştır. "Çocuk istismarı" gibi kavramların haksız yasal düzenlemeleri gerekçelendirmek için suistimal edildiğini biliyoruz [10]. Benzeri kavramlara dayandırılan, BTK'nın 22 Şubat tarihli "Güvenli İnternet" filtre kararı, AGİT raporunda [11] da işaret edilen 'merkezi devlet denetimi' niteliği, filtre istemeyen kullanıcıların 'standart profil' adlı bir arayüze yönlendirilmesi gibi nedenlerle gözetim-kayıtlama şüphelerini güçlendirdi [12], hatta şüphe olmanın ötesine taşıyarak 15 Mayıs 2011 günü 60 bin kişinin onlarca ilde katılım gösterdiği "İnternetime Dokunma" eylemini ortaya çıkardı. BTK'nın 'standart profilsiz' yeni karar taslağı ise gözetim şüphelerinin önüne geçemedi [13],[14],[15]. 22 Kasım'da bu sistem devreye sokuldu. BTK, ISP düzeyinde kara kutular yerleştirerek kullanıcıların iletişimini istediği gibi izleme suçlamasıyla karşı karşıyadır [16] .

Wikileaks'in yayınladığı SpyFiles belgeleri, Türkiye'de DPI gözetim teknolojisi üreten Inforcept adlı firmayı ortaya çıkarmıştır, firma ise buna tepki olarak önce "%100 Türk" olduğunu açıklamış, daha sonra bu açıklamayı kaldırarak sitesini İngilizce olarak yenilemiştir. Ayrıca GSM operatörlerinin de DPI kullandığı bilinmektedir [17],[18]. Bütün bunların yanında, Kürt hareketine karşı savaşta DPI kullanılacağına dair haberler, Başbakanlık denetiminde bir İnternet takip birimi kurulduğuna işaret etmektedir [19]. DPI gibi araçların devlet kurumları tarafından "kullanışlı yönetim araçları" olarak değerlendirildiği günümüz şartlarında biz bütün bu girişimleri Türkiyeli yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini, özellikle de iletişim ve ifade özgürlüklerini ihlal eden, bu hakların kullanımının önüne geçen açık saldırılar olarak görüyoruz [20].

Alternatif Bilişim Derneği olarak Önerimiz: Gerek her türlü dijital gözetim tekniği gerekse Derin
Veri Analizi Anayasa’daki haberleşme mahremiyetini ve özgürlüğünü ihlal eden durumlardır.
Türkiye’de BTK’nın etkin bir DVA sistemi kurmak için faaliyette olduğuna dair yukarıda sıraladığımız
şekilde somut girişimler vardır. Bu konuda tam bir gizlilik perdesi arkasında yürütülen faaliyetlerin bir
an önce açığa çıkarılması gerekmektedir. Dijital gözetim tekniklerinin kullanılması temel insan hakları
ile çatışmaktadır; halihazırda yurttaşın kendi verileri üzerinde geliştirilen bu veri kayıtlama, işleme,
ayrıştırma ve çağırma süreçlerinde her hangi bir hakkı yoktur. Yurttaşın kişisel verilerinin güvenliğinin
korunması için kamuoyunun farkındalığı arttırılmalıdır.


Dijital Okuryazarlık Türkiye’de çok düşüktür!
Yeni medya kullanım pratiklerinin gündelik yaşamın doğal ve rutin bir parçası haline gelmesi
sonucunda, artık dijital okuryazarlık yurttaşın temel bir gereksinimi haline gelmiştir.
Dijital okuryazar olan birey kamusal, sivil ve siyasal alanlarda bireysel ve kolektif olarak fikirlerini
daha iyi bir şekilde açıklayabilir, pazar yönelimli ekonomide kendinin salt tüketici olarak
konumlandırılmasını önleyecek şekilde enformasyonu kullanılabilir ve nitelikli enformasyon
kaynaklarına ulaşabilir, yeni medya ortamlarında etik ihlallerde bulunmaz ve etik ilkelere uygun
davranabilir. İnternet'teki risklerin farkındadır, olanakları da bilinçli ve etkin şekilde kullanır.
Ekim 2011 tarihli  EU Kids Online Raporuna göre: “Türkiye düşük risk, düşük kullanım” ülkesi
durumundadır. Bu ne anlama gelmektedir? Türkiye’de çocuklar ve gençler İnternet’in risklerine AB
ülkeleri içinde çok yoğun maruz kalmamaktadır, çünkü dijital beceri ve bilgi donanımı görece oldukça
düşüktür. Rapordaki Türkiye bölümüne bir bakalım: “Türk çocukları ve aileleri İnternet’te güvenlik
becerileri ile dijital okuryazarlık becerilerini arttıracak eğitsel önceliklere gereksinim duymaktadır. Bu
eğitsel önceliler sadece hükumet tarafından değil STÖ’ler, medya, üniversiteler dahil diğer eğitim
kurumları tarafında temin edilmelidir…Bir çok AB raporunda ve toplantısında belirtildiği üzere,
hükumetin İnternet’i sınırlama ve sansürleme müdahalesi yurttaşlar için güvenli bir İnternet temin etme
yolu değildir. Türkiye yurttaşları için güvenli çevrimiçi ortam için daha demokratik çözümlere
geliştirmelidir” (2011:47) “Final Recommendations for policy, methodology and research” October
2011. (www.eukidsonline.net)

Alternatif Bilişim Derneği olarak Önerimiz: Türkiye’de dijital okuryazarlığın her düzeyde geliştirilmesi için ilgili kamu kurularının, STÖ’lerin işbirliği yapması gereğidir.

İnternet’in bir türlü kullanamadığımız fırsatlarına yoğunlaşalım!
Türkiye, İnternet’in ağırlıkla tehditlerine odaklanmak ve bu tehditlere karşı ‘çözüm’ geliştirme
çabalarından ötürü bu alandaki fırsatlar için bir cazibe merkezi olma şansını da kaçırmaktadır. Ülkede
uygulanan filtre sisteminin yarattığı olumsuz algı yüzünden yabancı yatırımcıları cezbetmek bir yana,
yerli girişimcilerin de kendi hizmetlerini yurt dışına taşıma riskiyle karşı karşıyadır. Örneğin; ‘Bulut
Bilişim (Cloud) Hizmetleri konusundaki her türlü girişim için dünya çapında bir cazibe merkezi olmak’
şeklinde ortaya konan vizyon, her an keyfi bir engelleme ile karşı karşıya kalabileceklerini çeşitli
uluslararası kuruluşların raporlarından okuyacak yabancı firmalarca benimsenmeyecektir. Bunun da
ötesinde, geçtiğimiz aylarda haklarında ikide bir ‘yanlışlıkla’ engelleme kararı verilen Sanalika,
Maçkolik gibi firmaların maddi manevi kayıpları yerli İnternet girişimcilerini de Türkiye’deki sansür
riskini bertaraf etmek için hizmetlerini yurt dışına taşımalarını gündeme getirebilir. Halbuki, çoğu
sosyal medya hizmetlerini kullanabilen 35 milyon İnternet kullanıcısı ile Türkiye, İnternet girişimciliği
potansiyeli yüksek genç nüfusa sahip ender ülkelerden biridir. Devletin, bu topraklarda geliştirilen az
sayıda İnternet girişiminin bile Amerika ile Avrupa’nın belli başlı İnternet yatırımcılarının radarına
girdiğini göz önünde bulundurarak Türkiye nüfusunu bir dijital okuryazar yapma seferberliği ile
kalkındırmanın master planını yapması zaruridir.

Özetle Alternatif Bilişim Derneği olarak Türkiye’de İnternet’in 19.yılında kamuoyunun dikkatini
ve eyleyici erkin dikkatini aşağıdaki önerilerimize çekiyoruz:
• Yeni medya alanında üretilecek siyasal ve toplumsal politikalar öncelikle ifade özgürlüğü ve
bilgiye erişim hakkını temel alarak tüm paydaşların katılımıyla farklı hedef kitlelere yönelik
olarak geliştirilmelidir.
• Türkiye’de sayısal uçurumu çözmeye yönelik eğitim politikası geliştirilmeli; eğitim seferberliği
başlatılmalıdır.
• Türkiye’de var olan İnternet’in güvenli kullanımına yönelik çeşitli çalışmaların ilgili tüm kurum
ve kuruluşları, STÖ’leri ve özel sektörü içerecek şekilde geliştirilmesi, işbirliği ve
koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Bu çalışmalarda özellikle çocukların ve gençlerin
görüşlerine başvurulması gereklidir. Çocukların ve gençlerin kullanım pratikleri onların bakış
açısı ile, etiketlenmeden ve önyargısız bir şekilde disiplinlerarası bir yaklaşımla kavranmaya
çalışılmalıdır.
• Çocukların, gençlerin ve ebeveynlerin yeni medyayı doğru, etkin ve verimli kullanımı
konusunda farkındalıklarının, bilgi ve beceri düzeylerinin arttırılması gereklidir.
• Türkiye’de her düzeyde (yaş, cinsiyet, kuşak, bölge) dijital okuryazarlığın geliştirilmesi
gerekmektedir.
• Medyanın yeni medyanın kullanımından kaynaklanan olanakları ve riskleri dengeli bir şekilde
kamuoyuna sunması, toplumda doğru kanaat oluşumunu desteklemesi gereklidir. Medya ahlaki
panik yaratmanın bir aracısı/zemini olmamalıdır.
• Yeni medya ortamlarının kullanım bilgi ve beceri eksikliğiyle iyi niyet yoksunluğundan
kaynaklı olası zararları üzerine yoğunlaşılarak, olanakları ve yararları göz ardı edilmemelidir.
• Temel öğrenim kurumlarındaki “Medya Okuryazarlığı” ve “Bilgisayar” dersleri müfredatının
dijital okuryazarlığı geliştirecek şekilde gözden geçirilmesi gereklidir.
• 5651 sayılı kanunun ve ilgili diğer mevzuatın yurttaşın  ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı
temelinde yeniden ele alınması/düzenlenmesi gerekmektedir.
• Yurttaşın kişisel verilerinin korunması anayasal bir haktır ve bağımsız ve özerk bir yapı
tarafından bu korumanın sağlanması gereklidir.
• Alternatif Bilişim Derneği olarak kullanıcı merkezli, kullanıcının haklarını odağa kalan teknososyal politikaların geliştirilmesini talep ediyoruz. Bunun için de Kullanıcı Hakları
Bildirgemize tekrar dikkat çekmek istiyoruz:  http://www.bildirge.org/

Saygılarımızla kamuoyuna duyururuz.

Alternatif Bilişim Derneği
16 Nisan 2012

Kaynak Notlar:
[1] C. Y. Akdeniz and K. Altıparmak, “Internet: Restricted access - A critical assessment of Internet content regulation and censorship in Turkey,” November 2008. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.cyberrights.org/reports/Internet restricted colour.pdf
[2] Y. Akdeniz, “Report of the OSCE representative on freedom of the media on Turkey and Internet censorship,” January 2010. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.osce.org/documents/rfm/2010/01/42294 en.pdf
[3] S. Güneç, S. Kuvel, “Sanal suça büyük gözaltı; İnternet takip merkezi geliyor,” December 15, 2006. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=472009
[4] M. Sakin, “İnternet Takip Merkezi olsun; ama iletişim özgürlüğünü kısıtlamasın,” December 16, 2006. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=472686
[5] M. G. Ahi, “Çocuk pornosu bahane İnternete sansür şahane,” December 29, 2006. [Çevrimiçi]. Erişim:
http://www.hurriyet.com.tr/eyasam/5693403.asp?gid=54&srid=3099&oid=6&l=1
[6] U. Dolgun, “‘Büyük birader’in ayak sesleri İnternet sayesinde daha da güçlü,” December 28, 2006. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=208500
[7] Ö Uçkan, “İnternet sansüründen, mahremiyet ve iletişim özgürlüğü ihlaline,” August 24-30, 2009. [Çevrimiçi]. Erişim:
http://ozguruckanzone.blogspot.com/2009/08/oyunun-kural-Internet-sansurunden.html
[8] C2Tech, “C2Tech / Technologies / Deep packet inspection,” 2011. [Çevrimiçi]. Erişim:  http://www.ctech.com.tr/technologies/deep-packetinspection
[9] Ö. Uçkan, “‘Deep Packet Inspection’ ve ‘Ulusal Network İzleme Merkezi’,” September 5-11, 2011.
[10]  “Çocuk istismarından İnternet istismarına Türkiye,” August 2009. [Çevrimiçi]. Erişim:
http://www.ozguruckan.com/kategori/politika/22243/cocukistismarindan-Internet-istismarina-turkiye 
[11] Y. Akdeniz, “OSCE report on freedom of expression on the Internet: Study of legal provisions and practices related to freedom of expression, the free flow of information and media pluralism on the Internet in OSCE participating states, the report has been commissioned by the Office of the OSCE representative on freedom of the media,” p. 26. [Çevrimiçi]. Erişim:  http://www.osce.org/fom/80723
[12] Ö. Uçkan, “22 Ağustos: Türkiye İnternetinin kara deliği,” July 2011. [Çevrimiçi]. Erişim:  http://www.gennaration.com.tr/yazarlar/22-agustosturkiye
[13] Alternative Informatics Association, “Ongoing mandatory filtering imposed by the state misleading strategy about safe Internet use in Turkey,” August 6, 2011. [Çevrimiçi]. Erişim:  http://yenimedya.wordpress.com/2011/08/07/1775/
[14] I. Öz, “Prof. Binark: Güvenli İnternet adıyla kamuoyu yanıltılıyor!” August 27, 2011. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.t24.com.tr/profbinark-guvenliinternet-adiyla-kamuoyu-yani/haber/165071.aspx
[15] K. Altıparmak and Y. Akdeniz, “Zorunlu değil ama sorunlu filtreleme,” August 15, 2011. [Çevrimiçi]. Erişim: http://privacy.cyberrights.org.tr/?p=1480
[16] Teknopolitika, “Mustafa Akgül’le ‘22 Ağustos sonrası ve İnternette sansür üzerine söyleşi,” August 25, 2011. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.sendika.org/yazi.php?yazi no=39298
[17] T. Sırt, “Sanal müfettiş!” May 16, 2011. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.sabah.com.tr/Teknoloji/Blog/2011/05/16/sanal-mufettis
[18] BTM, “DPI deployments (74): Vodafone Turkey uses Optenet and Allot for web filtering,” June 25, 2011. [Çevrimiçi]. Erişim:
http://broabandtrafficmanagement.blogspot.com/2011/06/dpideployments-74-vodafone-turkey-uses.html
19]“Kandil internetten de vurulacak,” August 19, 2011. [Çevrimiçi]. Erişim: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1060531&Date=19.08.2011&CategoryID=77
[20] M. Kırlıdoğ, Ö. Uçkan, I. B. Fidaner, “Derin Paket İzleme: Mahremiyet ve İletişim Hakları İhlalleri,” XVI.  Türkiye'de İnternet Konferansı, 2011.
İzmir. [Çevrimiçi]. Erişim: http://inet-tr.org.tr/inetconf16/bildiri/108.pdf

14.03.2012

Şakalar, komiklikler: tinyurl ve pastebin de engellendi

Gün geçmiyor ki internet sansüründe bir komikliğe, bir ağlam mı gülsem mi ikilemine imza atmayalım. Engelli Web'den aldığımız bilgilere göre taze sansürlenmiş 85 kadar site içinde tinyurl.com (url adreslerini kısaltmaya yarayan sevimli ve işlevsel bir site) ile pastebin.com (coder'ların işini hızlandıran ve kolaylaştıran bir site) da varmış.


Yani devlet babamız bize ne demek istiyor? Hangi bilgi çağı, ne interneti? icat çıkarma! otur oturduğun yerde, akıllı uslu televizyonunu izle.

"hayırlı" seyirler.

not: twitter'dan gelen bir söylentiye göre pastebin.com redhack adlı hacker gruba ait belgeler nedeniyle engellenmiş.

17.02.2012

Sansür! Size de çıkabilir!

Gündem; Suudi Arabistan'ın blog yazarı Hamza Kashgari için (#freehamza, #hamzakashgari) peygamber hakkında yazdığı bir tweet yüzünden idam istemesiyle sarsıldı geçtiğimiz haftalarda. Bu kararı durdurmak üzere açılmış bir imza kampanyası hala imza bekliyor, şuradan.

Bizde ise elbette idam yok ama kutsalımadokunma'cıların sürdürdüğü baskı inkar edilemez. Ekşi sözlük yazarına açılan dava, twitter kullanıcısı allahcc'ye ve 200 bin takipçisine soruşturma açılacağı iddiaları, Bahadır Baruter'in davası derken... Her gün yeni bir haberle dalganıp, durulmaya çalışıyoruz.

Kutsal mevzular cephesi böyleyken, bir yandan da güvenli internet söylemleriyle verilen gözdağları, site sahiplerine TİB'den giden, "hakkınızda ihbar var" türü yazılar, sinema sitelerine "müstehcen içerik var, çıkar onu!" uyarıları, hocası hakkında sözlüğe entry girdi diye okuldan uzaklaştırılan öğrenci gibi olaylar ile internetlerde herkes ufaktan gerilmeye başladı gibi. Tüm bu gözdağlarının ve aba altından gösterilen sopaların gittiği en vahim nokta ise: Otosansür, "Ya boşver, yazmayıvereyim bunu, ne olacak" duygusu.

Bu minvalde en tedirgin edici örneklerden biri de geçtiğimiz günlerde, Beyn.org isimli blogun sahibi, Barış Ünver'in yaşadıkları.  Başbakanımızın bir mitingde söylediği bir sözün yer aldığı bir yazısı nedeniyle dava edilen ve neyse ki, "suç unsuru oluşmamıştır" kararıyla beraat eden Barış Ünver yaşadığı süreci blogunda özetlemiş, linke tıklayarak konunun detaylarını öğrenebilirsiniz. Barış atlattı, geçmiş olsun ama bakalım, bundan sonraki piyango kime vuracak?



Ne yapmak gerek? Otosansür ihtiyacına karşı koymak gerek öncelikle, yılmamak, korkmamak, yazmaya, uğradığın haksızlıkları anlatmaya devam etmek gerek. Düşünce özgürlüğünden ödün vermemek gerek...



17.01.2012

SOPA'ya Karşı Grev!



Hatırlarsınız, Ağustos 2008'de Dailymotion'un kapatılmasından sonra Elma+Alt+Shift'i bir süreliğine erişime kapatmıştık. İlk günden itibaren bu tepkiyi gören diğer blog ve site sahipleri de bu tepkiye ortak olmak için kendi sitelerini bir hafta boyunca kapatmış ve yaklaşık 1000 siteye ulaşmıştık. Yurtiçi ve yurtdışında birçok büyük haber kaynaklarında haber olan bu tepki hareketi sonra SansüreSansür'ü doğurmuş ve o günden itibaren internet sansürü ile ilgili çalışmalara ortak olmuş, mitinglerin içinde bulmuştuk kendimizi. Destek olanların dışında bu eylemlerin herhangi bir işe yaramayacağından tutun da, "çocuk pornocusu", terörist, vatan haini vb. yaftalamalarına bile maruz kalmıştık. Sonuç olarak bu tepki o zaman için sınırlı sayıda da yapılmış olsa, internet üzerinden yapılmış (Türkiye'de) önemli bir hareketti.

Ve bu sefer, dünya çapında büyük bir internet eylemi düzenleniyor. "Strike Against SOPA", yani "SOPA'ya Karşı Grev" hareketine katılan siteler kendilerini 18 Ocak'ta bir günlüğüne kapatacak. Buna Reddit, Mozilla, Twitpic gibi siteler de dahil.

SOPA'nın ne olduğuna gelince: "Amerikan senatosunun hazırladığı bu yasa tasarısı eğer kabul edilirse, internet üzerinden video izleme, şarkı ve resim paylaşımı yasaklanacak ve marka değeri olan bir ürünün adını paylaştığınız zaman siz suçlu görünebileceksiniz. Bu durumda böyle paylaşım yapan siteler bloklanacak, kapatılacak ya da para cezasına çarptırılacak. Bugün ülkemizde her site her an kapatılma korkusu ile karşı karşıya. Böyle bir sorunumuz var iken Amerika’nın getireceği SOPA yasası ile Facebook, Twitter ve Youtube gibi internette zaman geçirdiğimiz birçok site değişime uğrayacak."

SansüreSansür.org olarak bu eylemi sonuna kadar destekliyor ve 18 Ocak günü kendisini 1 günlüğüne kapatıyor. Türkiye'den katılan diğer siteleri görmek için tıklayın.

16.01.2012

İnternet erişimi anayasada korunan bir hak olmalı mı?


İnternet erişiminin anayasa içerisinde tanımlanarak güvence altına alınmasından daha doğal bir şey olamaz. Yeni bir anayasa, eğer gerçekten sivil ve demokratik olacaksa, asli ekseni düşünce, ifade, bilgi edinme, haber alma, örgütlenme hak ve özgürlükleri üzerinde kurulmalıdır; internete sınırsız, sansürsüz, kısıtsız bir biçimde erişme hak ve özgürlüğü de bu eksenin bir parçasıdır...