25.07.2010

İnternette Sansüre Karşı Ortak Platform Meclisteydi!

İnternette sansüre karşı ortak platform; uzun süredir bu alanda çalışan stk'lar / platformlar / oluşumların biraraya gelerek ihtiyaçlarını eylemlere dökebildiği bir yapıya sahip. Motivasyonları net: Bireylerin iletişim özgürlüğünü sekteye uğratan devlet politikalarına kamuoyunun dikkatini çekmek, hukuka aykırı uygulamaların önüne çözüm önerileriyle geçmek. Yelpaze geniş, internet üzerinde hayatımızı etkileyen konu gani. Yol uzun, ihtiyaçları karşılamak için katılımcılar bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor.

Meclisin yemekleri güzelmiş.

Ortak platform'un 17 Temmuz'da Taksim'de gerçekleştirdiği eylem, peşi sıra Medya Kralı programına katılım ve İstanbul dışından gelen tepkiler ve eylem hazırlıklarıyla internette sansürün tahamül sınırlarını aştığını net bir şekilde gösteriyor.

İnternet sansürüne karşı yürütülen çalıştaylar / toplantılar / bilgi paylaşımlarının bir yere bağlanması gerekiyor. Her grubun elinde 5651 ile ilgili çalışmalar, ekonometrik ölçümler, telif hakları ve hukuğu konusunda analizler, vb. bulunuyor. Bunların ulaşacağı yer Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) gitmek gerekiyordu, nasıl olduğunu bilmeden.

Geçtiğimiz hafta Türkiye Zeka Vakfı'nın başkanı ve CHP milletvekili Emrehan Halıcı ortak platformlar bağlantıya geçerek parti başkanvekilleriyle 15'er dakikalık toplantılar ayarlayabileceğini belirtmişti. Platform üyeleri bu teklifi değerlendirdi ve meclise gitme kararı alındı.

Platformu temsilen Anlara'ya giden kurumlar: Alternatif Bilişim, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Genç Siviller, İnternet Teknolojileri Derneği (İNETD), Java Teknolojileri ve Programcıları Derneği (JTPD), Linux Kullanıcıları Derneği (LKD), Netdaş, sansüresansür, Pardus Kullanıcıları Derneği (PKD), Tüm İnternet Evleri Derneği (TieV), Türk Kütüphanecileri Derneği (TKD), Türkiye Zeka Vakfı (TZV), Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği (ÜNAK)

23 Temmuz cuma günü saat 12.00'da meclis girişinde biraraya gelindi ve öğlen yemeğine geçildi. Öğlen yemeğindeki son tartışmalar partilerin grup başkanvekillerine verilecek olan içeriklerle ilgiliydi. İnetd'den Doç. Dr. Mustafa Akgül çözüm önerilerini, EMO da devlet politikalarının yarattığı sıkıntılara karşı yazdığı bildirilerin kopyalarını sunmak istediler. Kısa süren tartışmaların sonunda herkesin altında imzasının olduğu Ortak Platform'un deklarasyonunu vermenin yeterli olacağı kanısına varıldı.

Platformun en belirgin hassasiyeti herhangibir siyasi yapıyla özdeşleştirilmemekti. Bu nedenle Emrehan Halıcı'nın önerisi olan görüşmelerden sonraki basın toplantısına katılmak istemediğimizi de belirterek masadan ayrılıp yola koyulduk. (Bademli keşkül çok güzeldi.)

CHP: Medya patronu!?

İlk durak CHP; Muharrem İnce. Kendisiyle İnetD'den Doç. Dr. Mustafa Akgül konuştu. Derdimizi anlattı. Basit nedenlerle matbaayı kaçıran tarihimizle internetin şu anki durumunun bir olduğunu açıkladı. Sözü alan Muharrem İnce tarım ve endüstriyel devrimin etkilerinin peşi sıra internetin de demokrasi getirdiğini söylüyordu. Sonrasında doğru bir noktaya parmak bastı lakin biraz fazla coşkuluydu: "Ben medya patronuyum" diyerek bireylerin kendi medyalarını yaratabildiğinin farkına vardığını açıklıyordu. Facebook'ta kaç bin kişinin onu takip ettiğini anlattı. Basının karşısında şovunu yaptı. Lakin kendisine 5651'e her partinin imza attığı hatırlatıldı. Peşi sıra Kılıçdaroğlu'nun Facebook'a açtığı kapatma davası da hatırlatılarak aslında kendilerinin internetin doğasından habersiz olduğu vurgulandı. Cevabı basit ve yetersizdi: "O zaman medya patronu değildim (gülümlü)."

MHP: Hasssssasiyet!

Oktay Vural ile görüşmek sansüresansür ve netdaş'ı temsilen Erdem Dilbaz'a kalmıştı. İnternet sansürlerinin etkileri ve orantısızlığına vurgu yapan Erdem Dilbaz'a Oktay Vural cevap verdi. Yasanın tam numarasını ve içeriğini bilmiyordu ancak demokrasi ve iletişim özgürlüğünü savunduklarını, gerekirse ortak komisyon kurulmasına destek vereceklerini söyledi. Bunları söylerken laf aralarında 'hassasiyetlerimize göre bir yaklaşım sergileriz'i ağzından düşürmedi.

BDP: Nedir bu işin özü?

BDP ile görüşmeleri Alternatif Bilişim'den Ali Rıza Keleş yönetti. Basın ve iletişim özgürlüğünün etkilerinin nerelere varabileceğini, imzaladıkları 5651'in nelere kadir olduğunu anlatan Keleş'e cevaben Bengi Yıldız sansür ve yasaklardan nasiplerini aldıklarını, internetin daha özgür bir platform olması için ellerinden geleni yapacaklarını belirttiler. Çalışmalarımızı desteklemek istediklerini deklare ettiler.

AKP: 5651 ne biz bilmiyoruz.

Bekir Bozdağ ile Genç Siviller'den Mühdan Sağlam görüşmeleri başlattı. Sıkıntılarımızı anlattı, AKP'nin böyle yasalardan başının çok yandığını; kendi dönemlerinde yaratılan sorunun tekrar kendi dönemlerinde çözülebileceğini belirtti. Bekir Bozdağ ile diyanetin internetteki yayınlara yönelik yaptırımları konusunda tartışıldı. Alınan cevap sonuçsuzdu: 'Her dini korumamız gerekiyor.'

Kendisine 5651'in sonuçları anlatıldı. Google ile Youtube yasaklarının ulaştırma bakanının belirttiği sıkıntılarla alakalı hukuğa bağlı olmadığı belirtildi. Bir kişinin suçunun cezasını milyon kişinin çektiği de anlatıldı. Bekir Bozdağ 5651'i çok da iyi bilmediğini, kanunlar çıkartılırken ilgili STK'larla görüşüldüğünü belirtti. Buna istinaden karşılarındaki platformda temsiliyeti bulunan hiçbir kurumla irtibata geçilmediği kendisine iletildi. Konunun takipçisi olacağını ve kendisine verdiğimiz deklarasyonu ulaştırma bakanına ileteceğini söyledi. Bizlerden çözüm önerileri ve taslaklar da talep etti. Gezinimler böylelikle sona erdi.

Görüşmeler bitince Emrehan Halıcı bir basın açıklaması yaparak internette sansürlerin kaldırılması gerektiğini belirtti. Bu toplantıya Ortak Platform'dan kimse katılmadı.

Meclis-i ahkam: Genel analiz


Mecliste görüştüğümüz grup başkanvekillerinin kendileri ve partileri adına yaptıkları açıklamalardan anladığımız kadarıyla:

+ Hiçbir parti internetin doğasından haberdar değil.
+ Bir medya aracı olarak gücünü biliyorlar ve kullanıyorlar. (Kullandırıyorlar mı sorusunu tartışacak vaktimiz olmadı.)
+ Diğer yasalar gibi 5651'in de içeriğini bilmeden imzalamışlar. Partilerinin genel kanaatına ayak uydurmuşlar.
+ İletişim özgürlüğü söz konusu olunca anlayışlılar. Kişisel olarak bana inandırıcı gelmedi, süreçte görmek gerekecek.

Ortak Platform'un eksikleri

Ortak Platform'un da eksikleri vardı:

+ Öncesinde iyi bir hazırlık süreci yaşanamadı.
+ Basın iyi yönetilemedi.
+ Hemen her kurumun zamanında hazırladığı raporlar biraraya getirilebilir ve orada deklarasyonla birlikte sunulabilirdi.
+ İnternetin siyaset üstü bir başlık olduğu platform üyelerine net bir şekilde anlatılmalıydı. Keza bir arkadaşımız Bekir Bozdağ'a itamda bulunarak bir an olsun tüm platformu bir tarafa çekti. Neyse ki sonra durumu düzelttik. Lakin olacak iş değildi.

Henüz yeni biraraya gelen internet kullanıcıları ve ilgili kurumlar birbirlerini hızla tanıyor. Birbirleriyle çalışmayı öğreniyorlar. Problemlerin çözümlerine herkes katkı vermeye çabalıyor. Kısa zamanda iyi bir yönetim ve iletişim modelinin doğal şekilde oturacağı görülüyor. Platform desteklerinizi bekliyor: http://www.sansursuzinternet.org.tr/ !

Hiç yorum yok: