29.10.2008
Bedava Digitürk izle, Bedava Film İndir
(tabii eğer var ise öyle bir şey)
Ticari kaygınız nedeniyle istemeden ve farkında olmadan pek çok blog yazarının kişisel özgürlüğünü elinden aldınız.
Bunun beklenen sonucu olarak, an itibariyle, pek çok blog yazarı hem ailelerinin hem de dostlarının Digiturk aboneliklerini iptal ettirmeyi düşünüyor.
Müşteri kitlenizin en üst tabakasında yer alan, sinema paketleri ve yabancı dil kanallarının izleyicilerinin aynı zamanda Türkiye’de en aktif blog kullanıcıları olduğu gözünüzden kaçmaması gereken bir gerçek.
Marka imajınızın özellikle A+ grupta yerin dibine geçtiğinin ve geçmeye devam ettiğinin bilincinde olmalısınız.
Blogger altyapısının canlı ya da banttan yayın yapmaya imkân tanımadığı,
üçüncü parti servislerden alınan embed kodlar kullanılarak başka bir servis üzerinden sağlanan içeriğe erişim sağlanması yoluyla dağıtıldığı,
yani kendi sunucularında barındırılmadığı herkes tarafından biliniyor.
Buna rağmen Blogger.com’u engelleten güzide birimlerinizin başındakileri işten kovun bence. Bu işi bilen birilerini işe alın!
Eğer markanızı düşünüyorsanız, ve bu yaptıklarınızdan dolayı üzgünseniz size Sansüre Sansür hareketine ana sponsor olmayı öneririm.
Saygılarımla,
Bir Blog Yazarı
—
not:
Başlık hem SEO, hem de ironi amaçlıdır.
not 2:
Eğer şu an yasaklanmamış bir blogunuz varsa sizi de benzer bir çağrı yapmaya davet ediyorum (evet bu bir mimdir, ve bu yazıyı okuyan her blog yazarı bu mim’e davetlidir)
not 3:
Konu ile ilgili yorum ve düşüncelerinizi duymaktan mutlu olacağım.
not 4:
Blogunuzda bu konuyla ilgili tepkinizi belirtmeye üşenmeyin (bkz: not 2)
not 5:
Ufak bir google araması ile, bu mimin ne kadar etkin olduğunu görebilirsiniz.
http://www.google.com/search?hl=en&q=bedava+digiturk+izle
“Hocam, sen virüs nasıl yayılır bilir misin?” 4 Perdelik Trajikomedi
“Tüm Kapatmalar Hukuka Aykırı" isimli yazı Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İnsan Hakları Merkezi üyesi Kerem Altıparmak tarafından yazılmış ve 20 Ekim'de bianet'te yayınlanmıştı. Oktar'ın bugüne kadar aynı gerekçelerle Silivri ve Gebze mahkemelerine yaptığı başvuruların sonucunda 61 sitenin erişime kapatıldığını hatırlatan Akdeniz ve Altıparmak, bu durumun mahkemelerin yorum yöntemlerini kullanmasıyla ilgili bir sorundan kaynaklandığını belirtiyordu. Buna göre, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”u es geçen mahkemeler, hakaretle ilgili diğer düzenlemeleri uyguluyor. Oysa, konuya ilişkin özel bir düzenleme getiren 5651 sayılı kanunun uygulanması gerekir. Bu kanunda da sitelerin erişime kapatılması gibi bir düzenleme bulunmuyor. Akdeniz ve Altıparmak, hali hazırda kapatılacak siteye kapatmadan önce savunma hakkı verilmediğine, birçok durumda kapatmaya gerekçe gösterilmediğine de dikkat çekiyordu.
Yazının tamamı:
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/110319/internete-karsi-adnan-hoca-tum-kapatmalar-hukuka-aykiri
Perde 2
A.O ve avukatları Bianet’e, aba altından soba gösteren bir tehdit mektubu yollarlar, ki bu mektubun tarzı yaklaşık şöyledir:
“Sitedeki, müvekkillerim ile ilgili söz konusu hukuka aykırı yayınların 24 saat içinde yayından çıkarılmasını talep ediyor, aksi halde bu yayınların kaldırılması amacıyla mahkemeye başvurmak zorunda kalacağımızı ihtaren bildiriyoruz. Benzeri durumda, Türk Mahkemeleri başta wordpress.com, richarddawkins.net, egitimsen.org.tr ve groups.google, gazetevatan.com sitesi olmak üzere çok sayıda internet sitesine Türkiye’den erişimi yasaklamışlardır. Bu nedenle milyonlarca kişi halen bu sitelere Türkiye’den ulaşılamamaktadır.”
Yazının tamamı:
http://privacy.cyber-rights.org.tr/?p=210
Perde 3
Bianet bu tehdite aldırmaz, avukatlara sorar, ilgili yazıda hakaret içeren hiçbir şey olmadığını vurgular, bir de utanmadan “kapamıyoruz” diye bir yazı koyar ana sayfasına.
Yazının tamamı:
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/110527/adnan-oktarin-kapatma-tehdidiyle-yayindan-yazi-kaldirmiyoruz
Perde 4
Ama işte internet öyle bir şeydir ki, okunmasını istemediğiniz yazılar bile, bir bakarsınız bloglarla, gazete yorumlarıyla, facebook’la, email gruplarıyla, ekşi’de, sosyomat’ta, wiki’de, bigu’da, friendfeed’de, twitter’da ve daha binlerce sosyal platformda birden yayılıverir. Bu bilgi çağında bilgiye erişimi engellemek zor be hocam, ne yaparsın...
Ha bir de, tdk.gov.tr katkılarıyla bilginize sunarız:
Eleştiri - is. 1. Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit.
Hakaret - is. (haka:ret) 1. Onur kırma, onura dokunma. 2. Küçültücü söz veya davranış.
Sansüre Sansür Hareketi
http://www.sansuresansur.org
28.10.2008
Blogger and Blogspot blocking orders removed by the Turkish court
It is now been reported by a media news source that the Diyarbakir First Criminal Court of Peace has removed the blocking order it issued on 20.10.2008 (order no. 2008/2761) and executed on Friday, 24 October, 2008 with regards to Blogger.com and Blogspot. The DNS servers should be updated by end of today so currently users may still be unable to access the popular blogging sites.
It is, however, unclear why the order has been lifted and it seems like the ban is lifted until Digitürk provides to the court further evidence with regards to its claims for football streaming piracy. Therefore, I would not be surprised to see the blocking order and the ban reinstated.
A detailed assessment of the Turkish approaches to Internet content regulation will be provided in an 80 page long report entitled Restricted Access: A Critical Assessment of Internet Content Regulation and Censorship in Turkey written by Dr. Yaman Akdeniz and Dr. Kerem Altiparmak. This bi-lingual (English/Turkish) report will be published during November 2008 and will be made available as a PDF file through cyberlaw.org.uk and cyber-rights.org.tr pages.
27.10.2008
Radikal: Burası Türkiye sansür sürer böyle
Adalet Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı özellikle 5651 numaralı kanunla ilgili uygulamadaki yanlışlıkların farkında ama nedense mahkemelerin ve savcıların keyfi uygulamalarına, ve ve bu yanlış uygulamanın ısrarla sürdürülmesine sessiz kalıyorlar.
[Yaman Akdeniz]
Radikal: Burası Türkiye sansür sürer böyle
27/10/2008
Ulaştırma Bakanı Yıldırım'dan kapatılan internet siteleri için yorum: Ben Youtube'm ben Facebook'um bana kimse karışamaz' derlerse böyle bir şeye müsade etmemiz mümkün değil. Bu konuya bakan mahkemeler zamanla ihtisaslaşma sağlayacak.
ANKARA - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’de bilgi iletişim alanında ihtisaslaşmış mahkemelerin bulunmadığını belirterek, 'Zamanla bu konuda da ihtisaslaşma olacak, internet sitelerinin tamamen kapatılması uygulamaları sona erecek' dedi.
Yıldırım, internet sitelerine erişimin engellenmesi konusunda yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı yönündeki soruya, internette suç teşkil edecek yayınlar konusunda Ulaştırma Bakanlığının hassasiyetle durduğunu dile getirdi.
Bu konuda daha önce yasal düzenleme bulunmadığını, bunu önlemek için başta Atatürk’e hakaret olmak üzere ağırlıkı olarak sanal ortamda şans oyunları, çocukların ve gençlerin cinsel istismarı gibi konularla sınırlı olmak olmak üzere yasa çıkarıldığını anımsatan Yıldırım, 'Bu yasada sıralanan suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) da fiziki ortamda da da gerçek ortamda da suç kabul edilen suçlar. Çıkardığımız internet güvenliği ile ilgili yasadaki suçlar halihazırda TCK da suç olarak sayılmış suçlar olup bunlar, sanal ortamda işlenmesi mümkün olan suçları kapsamaktadır. Bunlar 10 maddedir. Bir tek istisnası var; Atatürk’e hakarettir. O ayrı bir kanunla düzenlenmiştir. O da buna dahil edildi. Youtube’un kapatılmasında Atatürk’e hakaret konusunda Youtube yetkililerinin gerekli hassasiyeti göstermemeleri, bu videoyu kaldırmamakta ısrar etmeleridir. Onun sebebi budur, onu söyleyeyim' diye konuştu.
-AMAÇ YASAK DEĞİL-
Bir gazetecinin 'Youtube’daki video kaldırılmadan site tekrar açılıyor, yine kapanıyor. Böyle açılması mümkün mü?' şeklindeki sorusuna Yıldırım, 'Kaldırılmadan hiçbir şekilde açılmaz. Yasalar çok açık. Hakim kararının öncesinde de zaten onlara sözlü, yazılı uyarıda bulunuyor. Kaldırılsa zaten hakime gitmeye gerek yok. Demek ki o aşamalar geçmiş. Amaç, hiçbir zaman yasak değil, yasak olmamıştır' yanıtını verdi. Yıldırım, yasaları uygulayan ve yorumlayanların yargıçlar olduğunu ifade ederek, yargıçların yasalara göre karar oluşturması gerektiğini söyledi. Bilgi iletişim alanının yeni bir alan olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
'Bilgi iletişim alanında ihtisaslaşmış mahkemelerimiz yoktur. Zamanla bu konuda da ihtisaslaşma olacak. Bu gibi toptancı uygulamalar da sona erecektir. Hangi sitedeki hangi haber, hangi eylem suç ise mücadele onunla sınırlı kalacaktır. Demek ki bu uygulamada yeterli ihtisaslaşmanın olmamasından kaynaklanan bir aksaklıktır. Bunun da zamanla giderileceğini düşünüyoruz. Hakimlerimiz bu tecrübeyi kısa sürede kazanacaktır.'
-İHTİSASLAŞTIRILMIŞ MAHKEMELER ZAMANLA OLACAK-
Yıldırım, 'İhtisaslaştırılmış mahkemeler oluşturulması yönünde çalışmalarınız var mı?' sorusu üzerine, şunları kaydetti:'Zaman içerisinde olacak bir şey bu. Hepimizi için yeni bir alan. Her gün yeni yeni siteler çıkıyor. Bunların öğrenilmesi, bu bilgi toplumuna yönelik detayları bilebilmemiz mümkün değil. Gençler daha çabuk bu işin içine giriyor. Bizim yaştaki insanlar biraz bu alanın dışında kaldılar. Bunun için biraz gayret göstermemiz lazım. O yüzden yargıçların tecrübe kazanması gerekiyor. Ortak kanaat bu. Bazen şöyle bir karar da verilebiliyor. ’Bu sitenin bütün dünyadaki faaliyetini durdurdum’ diyor. Böyle bir şey olamaz. Çünkü bizim ülkemizdeki yasaklar bizim ülkemizde geçerli. Bizim kanunlarımız bizim ülkemiz sınırında geçerlidir. Başka ülkeyi bağlamaz. Başka ülkede bizim ülkemize, kurumumuza, vatandaşımıza karşı suç işlemişse bunun mücadele şekli farklıdır. Uygulamada bu alanının çok iyi bilinmesi, suçun adresinin çok iyi tespit edilmesi esastır. Ama toptancı bir yaklaşım başka mağduriyetleri de beraberinde getirmektedir. Biz bunu asla tabii ki düşünmüyoruz, böyle bir niyetimiz de asla olmadı. Bu, hepimiz için öğrenme süreci, yargı, idare, kullanıcılar için öğrenme sürecidir.'
Yıldırım, internet üzerinde toplumu dejenere etmeye, gençleri ve çocukları zehirlemeye yönelik faaliyetlerle mücadelenin her ülkenin temel görevi olduğunu belirterek, internet alanının yeni olmasından dolayı pek çok ülkenin bu konuda farklı uygulamalara sahip olduğunu kaydetti. Bu alandaki tedbirlerin uluslararası bir şemsiye altında yapılmasını istediklerini ifade eden Yıldırım, 'Ancak Telekomünikasyon Birliği, Uluslararası Denizcilik Örgütü gibi kuralları henüz oluşmamış bir alan. O bakımdan ülkeler kendi kapasiteleriyle, imkanlarıyla bu mücadeleyi yapıyor. Bir kısmı kendi imkanlarıyla, bir kısmının bizim gibi yasaları var, bir kısmı sivil toplum örgütlerine, bir kısmı da doğrudan işletmecilere vermişler. Bizimki de yasa ile sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalıştıkları bir karma sistemdir' diye konuştu. Bakan Yıldırım, 'AB’nin Türkiye’nin internet alanındaki düzenlemesini örnek aldığını' bildirdi.
-BU ÜLKENİN KANUNLARINA TABİ OLDUKLARINI BİLMELERİ LAZIM-
Toplumda dejenerasyona ve suçların artmasına neden olan bu alanda suçların yüzde 98’nin yurt dışı kaynaklı olduğunu kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:'Yurt içindeki yeri kontrol etmek kolay ama yurt dışındakiler için kanunlarımız başka ülkede geçerli değil. Bu bizim sistemimiz için de geçerli. Bu yabancı menşeli şirketlerin, ISP’lerin iyi anlaması lazım. Eğer burada faaliyet gösteriyorlarsa bu ülkenin kanunlarına tabi olduklarını bilmeleri lazım, buna göre faaliyetlerini sürdürmeleri lazım. Bazıları bu konuda maalesef ’Biz sizin yasalarınıza tabi değiliz, siz bize karışamazsınız’ gibi bir tutum içerisindeler. Bunun bizim açımızdan hiçbir kıymeti yoktur. Tabi olacaklar, burada para kazanıyorsa gidecek vergi dairesine kayıt olacak, gelecek yetki belgesi alacak. Faaliyetini rahatlıkla sürdürebilecek. O zaman bu tatsızlıkları da yaşamayacak. Ama ’Ben Youtube’m, ben Facebook’um, bana kimse karışamaz, ben dünyada faaliyet gösteriyorum’ derse, böyle bir şeye müsaade etmemiz mümkün değil. Herkes bu ülkenin kurallarına göre, faaliyetini rahatça, suç işlemeden, suç işlemeyi teşvik etmeden sürdürebilir. Keyfilik ayrı şeydir, keyfiliğe asla... Ama faaliyetini kurallar, yasalara uygun sürdürmek ayrı şeydir. Bunu yapanların başımızın üzerinde yeri var. Ama keyfilik yapanlar, bu ülkenin yasalarını, usullerini takmayanlar, saymayanlar hiç bağırıp çağırmasınlar. Ne zamanki otururlar bu ülkenin hukukuna gerekli sayıyı gösterirler, tabi olurlar o zaman onların da başımızın üzerinde yeri olur.'
26.10.2008
Live football streaming piracy seems to be the cause of access blocking to blogger.com in Turkey
It is now being reported by Turk.internet.com that the blocking order is related to an intellectual property infringement. Digitürk is a subscription based digital TV platform in Turkey which owns the right to transmit the live coverage of the Turkish football league games. Digitürk obtained the blocking order through the Diyarbakir court according to the Turk.internet.com news as there were blog entries providing information and links to known websites which transmit pirated transmission of the live football league games.
According to the news Digitürk contacted blogger.com and requested the blog entries to be taken down but nothing was done by blogger.com and Digitürk had no other option than requesting the Diyarbakir court to block access to the two domains and their IP addresses. Such a blocking is allowed under the Turkish intellectual property laws and Digitürk previously obtained a similar access blocking order for JustinTV and for MyP2P TV.
I will assess the wider implications for such a blocking order within the next few days.
As of 01 October, 2008, 1115 websites are blocked in Turkey under the provisions of Law No. 5651. It is however believed that the blocking order issued by the Diyarbakir court is outside the scope of Law No. 5651. The blocking orders issued under Law No. 5651 are executed by the Telecommunications Communication Presidency (TIB) and they provide an “execution notice” when that is the case. However, there is no information whatsoever provided on the http://www.blogger.com pages when accessed from Turkey.
[Blog entry by Dr. Yaman Akdeniz]
A detailed assessment of the Turkish approaches to Internet content regulation will be provided in an 80 page long report entitled Restricted Access: A Critical Assessment of Internet Content Regulation and Censorship in Turkey written by Dr. Yaman Akdeniz and Dr. Kerem Altiparmak. This bi-lingual (English/Turkish) report will be published during November 2008 and will be made available as a PDF file through cyberlaw.org.uk and cyber-rights.org.tr pages.
25.10.2008
Banned me!
24.10.2008
Access to Blogger.com banned in Turkey
I will provide further information as soon as further information is available. As of 01 October, 2008, 1115 websites are blocked in Turkey under the provisions of Law No. 5651. It is however believed that the blocking order issued by the Diyarbakir court is outside the scope of Law No. 5651. The blocking orders issued under Law No. 5651 are executed by the Telecommunications Communication Presidency (TIB) and they provide an "execution notice" when that is the case. However, there is no information whatsoever provided on the http://www.blogger.com pages when accessed from Turkey.
[Blog entry by Dr. Yaman Akdeniz]
A detailed assessment of the Turkish approaches to Internet content regulation will be provided in an 80 page long report entitled Restricted Access: A Critical Assessment of Internet Content Regulation and Censorship in Turkey written by Dr. Yaman Akdeniz and Dr. Kerem Altiparmak. This bi-lingual (English/Turkish) report will be published during November 2008 and will be made available as a PDF file through cyberlaw.org.uk and cyber-rights.org.tr pages.
22.10.2008
Okudugum bir haber uzerine aklima gelen sorular...
Haber soyle:
"Belediye otobüslerine "İnanmayan cehennemde yanar" gibi sloganlarla ilan veren Hıristiyan gruplara tepki gösteren İngiliz ateistler, tanrıtanımaz ilanlar vermek üzere bağış topluyor. Prof. Dawkins de toplanan bağış kadar katkı yapacak.
LONDRA’da bir süre önce otobüslere dini propaganda reklamları konulmasına karşı ateistler de kampanya başlatıyor. British Humanist Assaciation öncülüğündeki kampanyada Londra otobüslerine ateist ilanlar vermek üzere bağış toplanıyor. Ateistlerin öncülerinden Profesör Richard Dawkins, bağışlara aynı oranda katkıda bulunacak. Reklamlarda şöyle bir slogan yer alacak: "Tanrı büyük olasılıkla yok. Öyleyse endişelenmeyi bırakın ve hayatınızı yaşayın."
Laik kesimden de büyük destek görmesi beklenen kampanya için ne kadar bağış toplanırsa, o kadar da Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dawkins katkıda bulunacak. "The God Delusion" (Tanrı Yanılgısı) adlı bestseller kitabın yazarı Prof. Dawkins, maksimum 5 bin 500 sterline kadar bağışı karşılama garantisi verdi. Böylece toplam bağış 11 bin sterline kadar çıkabilecek. Bu para, Londra’da 30 otobüse 4 hafta boyunca iki farklı reklam koymak için yeterli olacak. Kampanya haziran ayında duyurulduğunda 877 kişi davaya 5 sterlin bağışla katkıda bulunacağına söz vermişti. Bu bağışlar gerçekleştiği takdirde reklamlar Ocak ayında otobüslere konulacak.
Ateistler bu kampanyaya, geçen haziran ayında Hıristiyan bir grubun otobüslere, "inanmayanlar cehennemde yanacak" diye ilanlar vermesi üzerine girişti. Kampanya, hıristiyan kurumların inanç bakımından hassas insanları ve özellikle çocukları korkutarak kandırmasını önlemeyi amaçlıyor. Reklamlarda laik, humanist ve ateist internet sitelerinin de adresleri yer alacak. Ateistler Facebook’ta da bir grup kurmuşlar."
Kaynak: Hurriyet
Ilginc degil mi? Peki boyle bir seyin ulkemizde olmasi ne kadar mumkun? Inanc ozgurlugunden sundan bundan bahsederken, inanmama ozgurlugu mumkun mu? Turkiye'de bir insan "ben inanmiyorum" cumlesini ne kadar aciklikla ifade edebilir ya da korkmadan, gogsunu gere gere soyleyebilir mi? Boyle bir reklam yapilsa, toplum huzurunu bozmaktan yasak yemez mi? Sansurlenmez mi, davalar acilmaz mi? "Akilli ol" uyarilari yagmaz mi? Ateist forumun kapatildigi ulkemizde, her gun dinsizligin ahlaksizlikla esdeger oldugunun ifade edildigi ulkemizde ateist olma ozgurlugu gercekten var mi?
Sansur tam da bu degil midir zaten? Bana uyan dusunce okey, bana uymayani yasaklarim.... Sansurun tehlikesi de bu degil mi zaten, sakincali icerik, kime gore sakincali?
14.10.2008
Yasaklanmış Filmler
Sizi Türkiye'de yasaklanan filmlerin listesiyle başbaşa bırakıyorum...
* 1922-2006: Nosferatu from the 1920s was banned due to its portrayal of extreme blood and gore. Banned Outright
* 1972-2000: Pink Flamingos was banned for extreme nudity not used for Turkey. Screened Without Permission
* 1984: Cannibal Holocaust was officially banned due to the killing of the animals. Banned Outright
* 1993: Army of Darkness was banned because Universal Studios/New Line Cinema refused to cut out the gory parts. Screened Without Permission
* 1999: Anna & The King was banned by the court of Turkey due to the scenes in Thailand. Screened Without Permission
* 1999: South Park: Bigger, Longer & Uncut shared the banning like the show South Park. Banned Outright
* 2003: Bruce Almighty banned due to the images of Turkey. Banned Outright
* 2006: Borat: Cultural Learnings of America for Make Benefit Glorious Nation of Kazakhstan was intentionally banned due to the complaints of Turkey, and the naked scenes. Banned Outright
Frankfurt kitap fuarından Türkiyedeki sansüre...
Gpass - Sansürü PC'lerden delmek için iyi bir çözüm
5.10.2008
Orhan Pamuk'un kaleminden 80'lerdeki sansür...
"...Hayal Hayati'ye göre İslamiyet, Atatürk, Türk ordusu, din adamları, cumhurbaşkanı, Kürtler, Ermeniler, Yahudiler ve Rumlar hakkında hoşa gitmeyecek yorumların ve edepsiz aşk sahnelerinin dışında, Türkiye'deki sinema aslında özgürdü. Ama bunun doğru olmadığını kendi de bilir, bazen gülerek söylerdi. Çünkü yarım yüzyıldır sansür kurulu üyeleri, yalnız devletin yasaklamak istediği, güç sahiplerini huzursuz eden konuları değil, kafalarına takılan ve sivri buldukları her filmi, her türlü gerekçeyle yasaklama alışkanlığı edinmişlerdi ve bu gücü Hayal Hayati gibi içlerinden gelen bir zevk ve mizahla gelişigüzel kullanmayı seviyorlardı.
Şakacı bir adam olan Hayal Hayati Bey, bazı avcıların kapana kıstırdıkları ayılardan söz ettikleri zevkle, sansürcülük yıllarında filmleri nasıl yasakladıklarının hikayelerini bizleri de güldürerek anlatırdı. Mesela bir fabrika bekçisinin serüvenlerinin alaycılıkla ele alındığı bir film "Türk bekçilerini küçük düşürüyor" bahanesiyle; evli ve çocuklu bir kadının başka bir adama aşkını anlatan bir film "annelik müessesine saygısız yaklaştığı için", okuldan kaçan çocuğun mutlu serüvenlerini anlatan film "çocukları okuldan soğutuyor" gerekçesiyle yasaklanmıştı. Bizler de film işini seviyor, masum Türk seyircisine ulaşmayı önemsiyorsak, arada bir Pelür Bar'a gelen Sansür Kurulu üyeleriyle iyi geçinmeyi öğrenmeliydik. Bu sözü sürekli bana bakarak söylemesinden Füsun'u etkilemek istediğini anlardık.
Ama Sansür'den onay almak için Hayal Hayati Bey'e ne kadar güvenebileceğimizi de çıkartamazdık. Çünkü Hayal Hayati'nin süresi dolup kuruldan ayrıldıktan sonra çektiği ilk film de "ne yazık ki kişisel bir kaprisle" yasaklanmıştı.Hayati Bey bu konu açıldığında sinirlenirdi. O kadar masrafla çektiği ilk filmde öfkeli bir babanın biraz kafayı çekip salatanın sirkesi yok diye karısına, çocuklarına bağırıp çağırdığı bir akşam yemeği sahnesi "toplumun temeli olan aile müessesini korumak" amacıyla bütün filmin yasaklanmasına yol açmıştı..."
Ucu açık tanımlamaların nasıl kişisel yorumlanabileceğine, keyfiyete kalabileceğine güzel bir örnek.
2.10.2008
Bir sansür daha...
Asagida anarsist.org'dan bize gelen mail var... Buyrunuz:
"Anarsist.Org isimli özgür düşünce sitemize, hiçbir yasal uyarı, tebligat ya da bildirim yapılmaksızın, A.O isimli sahsin kişiliğine hakaret edildiği gerekçesi ile erişim yasağı getirilmiştir.
Akıl hastalığı sebebi ile cezai ehliyeti olmayan bir şahsın hâkim ve avukatları bu denli tehdit aracı olarak kullanması, kendisine yönelik en ufak bir eleştiriyi bile mahkemelere hakaret olarak kabul ettirebilmesi, tam bir hukuk skandalıdır. A.O isimli sahis ve tarikatı bu yol ile kirli geçmişini örtmüş ve üzerine konuşulmasının önüne geçmiştir. Bugün yoruma açık bir çok sitede A.O isimli sahsin ismine karşı sansür uygulanmakta, hakkında getirilen en ufak eleştiriler bile yayımlanmamaktadır.
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlemesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’un “Erişim engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi” Başlıklı 8.maddesinin 1. fırkasında bir internet sitesine erişim yasağı getirilebilmesi için gerekli haller şöyledir:
Erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi
MADDE 8 – (1) İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde 84),
2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),
suçları.
Anarsist.Org’da, yasada belirtilen kapsamda herhangi bir yayım yoktur, olmamıştır. Böyle bir yayım olmadığı halde sitemize erişim yasağı getirilmesi açıkça hukuka aykırı bir karardır. Kaldı ki devlet tarafından atanmış bir kurumun kimin hangi bilgiye ulaşıp hangisine ulaşamayacağını belirlemesi, temel hak ve özgürlük kavramlarına aykırıdır. Devletin kendi milletini bu denli küçük görmesi ve insanlarının hangi siteleri ziyaret edip hangi sitelere erişemeyeceğini belirlemesi trajikomik bir durumdur. Temel özgürlüklerimizin kısıtlanmasına karşı insanları sağ duyulu olmaya çağırıyoruz.
Anarsist.Org"
Oyle susup oturmamak gerek, o kesin de, ne yapilabilir? Daha etkili sonuclara nasil ulasilabilir?
A.O. bize de bulasmasin diye sifreledim ismini :)