21.01.2011

Grou.ps da sansürlendi



Webrazzi'den aldığımız habere göre, bugünün ikinci sansürü, internet sansürüne karşı çalışmalarından da hatırlayacağınız Emre Sokullu'nun kurucusu olduğu Grou.ps'a sitesine uygulanmış.

Kullanıcılarının kendi ilgi alanlarına göre sosyal ağlar oluşturmasına imkan tanıyan servisin engelleme kararı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın 14 Ocak 2011 tarih ve 421.02.00.2011-016019 no’lu kararıyla idari tedbir kapsamında. Engelleme ile ilgili Grou.ps’un avukatı Başak Purut ile iletişime geçen webrazzi ekibine açıklama yapan Purut, engelleme kararının sebebi konusunda henüz bilgileri olmadığını dile getirmiş, gerekli çalışmaları yapacaklarını belirtmiş.

iyi haftasonları Türkiye...

Sanalika da erişime engellendi - Sanalika basın açıklaması



Bugün de iki ayrı sansür uygulaması haberiyle sizlerleyiz. İlk haberimiz, Ankara 7. Sulh Ceza mahkemesinin 2011/69 numaralı ve 18 Ocak 2011 tarihli kararıyla erişiminin koruma tedbiri kapsamında engellenen sanal dünya uygulaması Sanalika, bugün bir basın açıklaması yaptı. Açıklama aşağıdaki gibidir:

Sanalika’nın erişime engellenmesi ile ilgili basına, ailelere ve kamuoyuna açıklamamızdır.

Sanalika.com ve Sanalika.net alan adlarından sunulan interaktif oyun ve sosyal ağımız, ne yazık ki, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın talebi ve Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla erişime engellenmiştir.

Hemen belirtmek isteriz ki, global pazara şimdilik İngilizce ve İspanyolca dillerinde sunulan, arkasında 3 yıllık emek ve yoğun bir bilgi birikimi bulunan Sanalika markası ve oyunu sadece Türkiye’de 10 milyon üyeye ulaşmıştır. Sanalika, 10 milyon üyesine kendi dünyalarını oluşturabilecekleri ve kendilerini ifade edebilecekleri sanal bir yaşam alanı oluşturmuştur.

Her yaş grubuna hitap eden sosyal oyun Sanalika’nın arkasında teknik, idari, hukuk ve tasarım ekibi olarak 53 kişinin emeği bulunmaktadır. Sanalika ekibi tarafından, oyun sürekli geliştirildiği gibi, hassas olunması gereken konuların farkındalığından dolayı, üyelerinin büyük bir kısmını oluşturan 7-18 yaş grubu için de özel çalışmalar yapılmıştır.

  • Dünyada, Sanalika’nın benzeri olan hiçbir oyunda halen yaş grupları ayrımı yapılmadığından, 18 yaş altı tüm çocuklar yetişkinlerle aynı ortamda bulunabilirken, Sanalika 7-12 ve 13-17 yaş gruplarına özel alanlar açmıştır.
  • Çocukların olduğu dünyada, zeka geliştirici oyunlar bulunmaktadır ve sosyalleşmeleri için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Oyun içerisinde, 23 Nisan ve 29 Ekim bayramları kutlanmış, 27 Mart Dünya Tiyatro günü kutlanmış, çeşitli ressamların resimleri sergilenmiş, , çeşitli sanatçıların konserleri düzenlenmiştir.
  • Çocukların rahatsız edilmemesi için küfür, argo ve hakaret içerikli üye mesajlarının semantik olarak engellenmesi sağlanmış, rahatsız edici eylemlerde bulunan üyelerin sistemden dışlanması sağlanmıştır.
  • Başka bir yaş grubundan herhangi bir kimsenin 7-18 yaş grubunun dünyasına girmesi teknik olarak engellenmiştir.
  • Sanalika tarafından ebeveynlere yönelik “Aile Koruma Programı” oluşturulmuş, ebeveynlere çocukları için saat sınırlaması, içerik sınırlaması gibi imkanlar getirilmiştir.
  • Sanalika’nın çocuk dünyasında, çocukların eğitilmesi için çeşitli eğitim projeleri yapılmıştır.
  • Sanalika’da sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çoçukları bilinçlendirme amaçlı çeşitli etkinlikler yapılmıştır ve yapılmaya da devam edecektir.
  • Şirketimize başvuran her ebeveyne bilgi verilmiş, sorunları ve şikayetleri çözüme kavuşturulmuştur.
  • Zaman zaman Emniyet Müdürlüğü’nden gelen kötü niyetli kullanıcıların IP bilgilerinin kendilerine iletilmesine yönelik yazılara en kısa sürede cevap yazısı yazılarak ve bu konuda her daim eksiksiz bilgi sağlanarak Emniyet Müdürlüğü’ne destek verilmiştir.

Ancak, çocukların hem eğlenmesini, hem sosyalleşmesini hem de eğitilmesini sağlamak için çalışmaların yapıldığı Sanalika oyunu, ne yazık ki “yargısız infaz” yapılarak çocukların cinsel olarak istismar edildiği, çocuk avcılarının cirit attığı, çocukların psiko sosyal durumunu etkileyecek uygunsuz konuşmaların yapıldığı, çocukların içkiye ve kumara özendirildiği bir ortam olarak değerlendirilerek erişim engelleme kararı verilmiştir.

Erişim engelleme kararı talebinde delil olarak, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) ulaşan 208 adet şikayet başvurusu, iki adet gazete haberi ile Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün raporu konulmuştur. TİB’in topladığı 208 şikayetin içeriği incelendiğinde, neredeyse çok büyük bir kısmının aynı kalemden çıktığı açıkça görülmektedir. Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün raporunda, çocukların cinsel olarak istismar edildiği, çocukların psiko sosyal durumunu etkileyecek uygunsuz konuşmaların yapıldığı, çocukların içkiye ve kumara özendirildiğinin uzmanlarca tespit edildiğini, ancak bu tespitin neye göre ve nasıl yapıldığı konusunda bir açıklamaya yer verilmemiştir. Dosyada bulunan gazete haberleri ise aynı kurumun Anadolu Ajansı’na servis ettiği haber metinlerinden başka bir şey değildir. Aynı haberlerde, çocukları korumak amacı bahane edilerek bir çok arkadaşlık sitesinin, oyunların ve sosyal ağların kapatılması için gerekli çalışmaların yapıldığından bahsedilmektedir.

Tüzel kişiliği ve markası sicilde kayıtlı olan; vergisini düzenli olarak ödeyen, ortakları, çalışanları, adresi, telefonları belli olan Sanalika’ya ulaşmak ve rahatsızlıkları ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapmak yerine, sorgusuz sualsiz, cevap ve savunma hakkı vermeden siteye erişimin engellenmesini istemek, bize göre iyiniyetli bir yöntem değildir. Zira, kurumlara ulaşan şikayetler ve bazı konulardaki hassasiyetler rahatlıkla çözüm yoluna ulaştırılabilecekti.

Erişim engelleme kararının hukuka aykırılığı konusunda hukukçularımızın itirazlarını yapacaklarını, bunun dışında kurum ve marka imajımızı zedeleyen, ailelerin gözünde oyunumuzu zararlı ilan eden, olmadık suçlamalarda bulunan ve şirketimizi gelir kaybına uğratan kişi ve kuruluşlar hakkında tazminat davalarını açacağımızı kamuoyuna bildirmek isteriz.

Sanalika’nın bazı politikaları eleştirilebilir, -karşı olmakla beraber- Sanalika’nın içinde çocukların bazı kişiler tarafından cinsel istismara uğramalarını ve argo içerikleri engelleyemediği iddia edilebilir, ancak bunları önlemenin yolu siteyi erişime kapatmak ve kafayı kuma gömmek değil, karşılıklı işbirliği yapmaktır. Eğer siteyi erişime engellemek yerine işbirliği yapılabilseydi, oyun içine girebilecek kötü niyetli kişilerin tespit edilmesi ve soruşturulması da mümkün olabilecekti. Bunun dışında, Sanalika gibi oyunlar çocukların eğitimi ve kişisel gelişimi için çok iyi fırsatlar sunabilecektir. Bu tür oyunları ve girişimleri engellemek, ne çocuk istismarını ne de başka suçları azaltabilecektir. Aksine bu tür oyunlar, istismarı engellemek bir yana çocukların eğitilebilmesi için fırsat olarak görülmelidir.

Dünyadaki hiçbir oyun ya da site, çocuklara yüzde yüz koruma sağlayabileceğini iddia edemez ama yüksek sorumluluğun gerektirdiği bu konu hakkında da kayıtsız kalamaz. Biz Sanalika ekibi olarak, her zaman çocukları korumaya yönelik önlemler almaya çalıştığımızı, ebeveynler için kontrol mekanizmaları oluşturduğumuzu, oyun içinde olabilecek kötü niyetli eylemleri her daim engellemeye çalıştığımızı, bugüne kadar kötüniyetli kişilerin tespiti konusunda yasal makamlara yardımcı olduğumuzu her yerde her zaman söyledik. Bunu her zaman da söylemeye devam edeceğiz.
Basına, ailelere ve kamuoyuna saygıyla sunarız.

Sanalika ekibi adına
Oyun Stüdyosu Ltd. Şti.

4.01.2011

Bilgi Üniversitesi'nde yaşananlara tepki



Size Bilgi Üniversitesi'nde yaşananlarla geliyoruz bu sefer. Olay nedir? Aylar önce bir öğrencinin bitirme tezi olarak porno film çekmek istediğini hocalarına belirtmesi, hocalarının zor bir konu olduğu yönündeki telkinlerine rağmen projeye onay vermesi, neticesinde çocuğun üniversitenin stüdyosunda bir porno film çekmesi, sonrasında tezden D alması, bunun bir zaman sonra bir röportaja taşınması ile tekrar gündeme gelmesi, medyanın çarpıtmaları ve galeyanı, "vay ahlaksızlar" söylemleri ve sonunda işten uzaklaştırılan üç akademisyen, okunun kapılarına vurulan kilitler, darbe yiyen bir okul...

Tepki vermek için bir tepkivecagri.com adresinde bir imza kampanyası var, tıklayın, imzanızı atın. Ayrıca öğrencilerin görüşlerini şuradan okuyabilirsiniz. Kampanyanın metnini buraya alıyorum. İmza için tıklamayı unutmayın.

"iletisim [at] tepkivecagri.com

Bizler, Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerinde, farklı sektörlerde çalışmakta olan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Görsel İletişim Tasarımı ile Fotoğraf ve Video lisans programlarının mezunları, eski araştırma ve öğretim görevlileri olarak bölümlerimiz ve hocalarımızla ilgili gelişmeleri endişe ile takip ediyoruz.

Hedefinden ve gerçeklerden saptırıldığını düşündüğümüz, bir lisans bitirme projesinden yola çıkılarak yapılmış bir röportajın ardından toplumun farklı kesimleri ile yetkili mercilerinin tepkilerini ve oluşan tartışmaları soğukkanlılıktan, akılcılıktan uzak; bağlamından kopuk buluyoruz.

Akademik bir ortamda araştırma konuları sınırlandırılamaz. Akademik danışmanın görevi, çalışma konusunu sansürlemek değil, konuyu araştırma yapılan disiplin çerçevesinde değerlendirmek ve bağlamına oturtmak üzere öğrenciye yol göstermektir. İçeriği müstehcen olan bir çalışmanın bir ‘porno film’ olarak değerlendirilebilmesi için izleyiciyi cinsel anlamda uyarmak amacıyla kurgulanmış olması, dolayısıyla bir izleyici kitlesini hedeflemesi, satılması, dağıtılması veya teşhir edilmesi gerekir. Görsel İletişim Tasarımı ile Fotoğraf ve Video programlarında bitirme projesi olarak gerçekleştirilen bir çalışmanın ise ancak pornografik filmlerin anlatımı, estetiği ve tekniğine ilişkin deneysel ya da eleştirel bir araştırma olması beklenebilir. Kaldı ki, pornografi bir fenomen olarak diğer akademik disiplinler çerçevesinde tüm dünyada yapılan metinsel çalışmalarda nasıl ele alınabiliyorsa, Görsel İletişim Tasarımı ile Fotoğraf ve Video programlarının bitirme projelerinde de benzer bir şekilde araştırma konusu edilebilir. Bu bağlamda, medyada yer alan haberlerin çoğu çarpıtıcı ve yanlıştır.

Yeni medyayı popülist amaçları uğrunda acımasızca kullanan, sansasyon ve linç kültürü üzerinden beslenen ‘şok haber’ ve ‘az sonra burada’ gazeteciliğinin; adı geçen bölümlerle ilgili görmediği, görmek istemediği başka birçok olumlu gelişme olurken, böyle bir haberin manşetlere taşınması ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur.

Şunu unutmamak gerekir ki, bu tartışmalarda zan altında bırakılmış akademisyenler, ulusal ve uluslararası üniversitelere yeni akademisyenler, Türkiye’deki tasarım camiasında birçok yeniliğe imza atmış tasarımcılar ve sanatçılar yetiştirmişlerdir. Samimiyet ve özveri ile kendilerini hizmet verdikleri kuruma uzun yıllardır adamış olan meslektaşlarımızın ve hocalarımızın medyanın kışkırtmasıyla kurumlarından bu şekilde uzaklaştırılmaları, en mütevazı deyimle haksızlıktır.

Ayrıca, yine bu tartışmalarda zan altında bırakılmış olan bölümler ise geçtiğimiz on beş yıl içerisinde, onlarca akademisyen ile yüzlerce öğrenci ve mezunun katkılarıyla büyüyen saygın bir topluluktur. Türkiye’de alanlarında ilk olan bu bölümler, getirdikleri yenilikçi üslupla benzerlerinden her zaman farklı bir yerde durmuş, Türkiye’de bir klasik haline gelen sergileri düzenlemekle kalmamış, aynı zamanda Avrupa’da da çok sayıda uluslararası projeye ortaklık etmiştir. Bu etkinliklerin büyük kısmı popüler medyada çok ender yer bulmuşken, sansasyonel yaklaşımla üretilmiş bir röportajın ilgi odağı olması ve sadece tek bir bitirme projesinin sansasyonel niteliğinden ötürü haberleştirilmiş olması düşündürücüdür.

Gelişmeler karşısında asıl dikkat çekilmesi gereken nokta ise, üniversite yönetiminin takındığı tavır ve uygulamaya koyduğu eylemlerdir. Bir süredir çalışanlarla yönetim arasında yaşanan sorunların basına da yansıdığı İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde, ‘yeni’ yönetim bu krizde de tamamen baskıcı, meslektaşlarını hiçe sayan ve kendini kurtarmayı amaçlayan bir tavır takınmıştır. Akademik özgürlük adına ilk yapılması gereken, söz konusu iddiayı açıklığa kavuşturmak üzere ilgili kişi ve yetkililerle doğrudan görüşmek ve konuyla ilgili müzakerede bulunmak iken yönetim son derece sindirici bir tavır ve gözdağı veren bir politika sergilemiştir. Bu tavrın Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında bir süredir gündemde olan özgürlük ve baskı tartışmalarından bağımsız olduğunu düşünmek son derece naif bir yaklaşım olur.

Totaliter olmayan sistemlerde üniversiteler düşünce ve ifade özgürlüğünün bel kemiğidir. Aykırı görüşlerin tartışma imkanı bulduğu, aykırı insanların toplum yapısını sorgulayıcı projeler üretebildikleri, düşünce özgürlüğünün en korunaklı olması gereken kurumlardır. İfade özgürlüğünün olduğu, akıl ile idare edilen, baskısız, sansürsüz bir eğitime sahip olmak bize dünyayı daha geniş bir çerçeveden görmeyi, yenilikçi ve ilerici olmayı sağlayan yegane temeldir. Eğitim kurumlarının bu konumunu engelleyecek, sınırlandıracak ve hatta tartışmaya açacak olan türden hiç bir hareket kabul edilemez. Bu eylemler doğrudan demokrasiye ve üniversitelerin bağımsızlığına karşı yapılmıştır.

Demokratik yaşam, düşünce özgürlüğü ve birlikte yaşama kültürü ancak ve ancak bizden olmayanlara, bizden farklı olanlara da sahip çıktığımızda var olabilecek kavramlardır. Bizler bugün; sadece kurumlarına ve yüzlerce öğrenciye yıllardır emek vermiş akademisyenlerin kariyerlerini ve kişilik haklarını hiçe sayan değil; ‘bilgiye özgürlük’ ilkesiyle kurulmuş bir üniversitenin temel prensiplerini de ihlal eden bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda Türkiye’deki basını taraflı ve kışkırtıcı yayınlarını durdurmaya ve olayı her yönüyle ele almaya; üniversite yönetimini bu yanlışı telafi ederek üniversitelerin bağımsızlığı ve düşünce özgürlüğü adına, mezun ve kayıtlı bütün öğrencileri ile eski çalışanlarının yanı sıra halihazırdaki mensuplarını mağdur eden hareketlerine son vermeye davet ediyoruz.

Çağrımıza öğrencilerin, akademisyenlerin, hukukçuların ve bütün sansür karşıtlarının katılımını bekliyoruz."